Bütün umutlarımızı, hayallerimizi kendi ellerinle karanlığa boğdun. Şimdi geriye bakınca, her şey bir sisin ardında saklanıyor. Senden neden korktum, bilmiyorum. Belki de senin doluluğun, benim içimdeki dipsiz boşluktan ürktü. Ya da bir zamanlar bana verdiğin ışığın, gözlerimi yakmasından çekindim. Tek yaptığım sözcükleri kağıda dökmekti, ama o kağıtlar bıçak gibi battı gözlerine. Şiir yazan bir insandan zarar gelir mi? gelmez diye düşünürdüm. Ama anladım ki, sözcüklerde silah olabiliyormuş Hele ki kalpten fırlatıldıysa.
Ben şiiri bırakmıştım. Sessizliğin içinde yaşamayı seçmiştim. Ama sen geldin, dokundun, dağıttın içimdeki o kırılgan dengeyi. Şimdi yeniden yazıyorum. Seni yazıyorum. Beni darmadağın eden seni... Ama hayır, bakma güzel yazılarıma o yazılar sana değil. Onlar hayal ettiğim, dizelerimde yarattığım kadına. Çünkü seni sevmiyorum artık. Sevdiğim, düşlerimde yaşattığım o mükemmel kadın. Sen o değilsin, olamazsın. Artık bunu kabul ettim.
Yine de, garip bir yerler de acı bir bağlılık taşıyorum sana. Çünkü sen beni ben yaptın. Bu kağıtlara dökülen her kelimenin kökünde sen varsın. Git şimdi, işine bak. Benim hayatımda bir yerin yok artık. Ama bir gün olur da bana ihtiyacın olursa... Bil ki, sana yardım ederim. Çünkü bu benim yapım, bencil değilim, senin gibi. Bir sokak çocuğunun uzanan bir eli geri çeviremeyeceği gibi, ben de senden esirgemem desteğimi. Fakat bil ki bu bir lütuf değil. Bu sokaktan geçen bir yabancıya bile yapacağım birşey, farkın kalmadı.
Yine de itiraf etmeliyim. Yazdığım her şiir, her kelime, her cümle, içimde bıraktığın o boşluğu doldurmaya çalışıyor. Ne kadar yazsam, ne kadar anlatsam, olmuyor. O boşluk hep yerinde. Çünkü o boşluk sensin. Seni silmek istiyorum. Sen gitmiş olsan bile, bıraktığın enkaz duruyor.
Ben ailemden senin korktuğun kadar korkmuyorum, ailemde bana fazlasıyla güvenir, senin güvensizliğin kadar. İstediğini yapabilirsin ama senin için ölmek istemem, asla değmezsin.
Şimdi düşünüyorum da, belki de bu yüzden yazıyorum. Sana değil; kendime, hayalime, kaybettiğim huzura. Şiirlerimin içinde seni öldürüyor, kaybettiğim kadını yaratıyorum. Bu kağıtlarda seni bin kere yıktım, ama bin kere yeniden dirildin. Ve yine yazıyorum, çünkü yazmazsam bu yük beni tüketir. Çünkü başka türlü kurtulamam senden ve benden. Yaralı bir şairim ben; kelimelerle kanıyorum. Ama o kanın içinde ben bir gün iyileşirken seninde boğulacağını biliyorum. Çünkü senin gölgen bile birgün şiirden silinecek kadar hafifleyecek.