varlığıma ses ediyorum,
yüksekçe bir ses değil ama duyulası...
kulağımı çevirdiğimde inceden bir sızı,
bir feryat sanki duyulan
belki de bir neşe tufanı.
yorgunluk ve yoğunluk arasında gidip gelmiş,
sararmış bir yaprak gibi savrulmuş bedenim...
veyahut oltadan yeni alınıvermiş çırpınan bir balık gibi...
nefeslerimse hep noktalarım gibi,
ne tamamlanmış ne de tamamlanmayı bekleyen gibi...
bir çığlık belki bu,
kimsenin duymadığı ya da herkesin kulak ardı ettiği.