Eğme boynunu,
Sarhoş grisi bulutları aşan suryalar dokunsun ak tenine.
Tahtadan iskeletinin son parçası kırılsa da sondan dokuza
Hatırla inşa ettiğin karahindiba bahçelerini
Ve
Rüzgarın her okşamasında kendini kendinden doğuran tohumlarını.
Başkalarında aradıkların cevap olamaz
Yaşamın kendisi bir soruyken.
Her insan hayat burukluğu en nihayetinde
İçinde yeşerttiğin anne çeyreği çocukluk kıldı bu gerçeği
Ruhunun ıslak köşelerinde
Ezberletti her göz bebeğin kırıklık mavisinden beyaza çaldığında.
Doğum günü yalnızlığı sardığında tinini
Görünmez annen de baban da sen olursun ya en nihayetinde
Begonyaları kendine hediye kılarken.