Düşüncelerim, defter alıp şu ağacın dibine oturana kadar nasıl da belirgin kelimelerdi. Oysa şimdi bir giriş için, yazmaya koyulmak için kendimi sakatlamam gerek. Duymamalıyım; sayı yapan çocuğun sevincini, kur yapan kızcağızı, küfürlü ağızları...
Yazmak ne kadar zor; dökülmek, taşmadan önce; hep unutuyorum, hep...
Çok hevesliyim, kızıyorum kendime. Yine kapılmışım birine ait olma isteğime.
Ayrılıyorum bu memleketten de, yine kendime yuva olamadım.
Yaşamak kadar umutsuz bu kendimden kaçma denemelerim, umut kadar sahte: yaşamak. Yarına bağlı olmak.
Sırtımı dayadığım bu saygıdeğer ağaç örnek olsun; olsun ki kurtulayım, kurumuş dallarımdan.