insan içine söz geçiremez
kelimeler dizilir boğazından düğüm düğüm
gece çöker bulutların üstüne
karanlık siler gözyaşlarını
acı bir bütünü paylaşır dünya
herkesin gözlerinde aynı pişmanlık
aynı rüzgar eser başından
omzundan saçına düşen bir pay gibi
hayır olmaz dediğin ne varsa
hepsini yaşamak gibi
okyanus dibinde üstümde zincirler
kurtar beni mahsur kaldım
bir bilsem ne haldeyim
ne huzurum kaldı ne gecem
kışı arar haldeyim
içim buz kesmişken
bulamadım bu zamanın mecazını
somut şeylerin içinde nefes alamam ki ben
akar paçalarımdan
dökülür eteklerimden
aramaya korktuklarım
bulur beni kuytuda saklar olduklarım
yetiremem daha da fazlasını
gönlümden gelen elimden gelmez
içimin bildiği düne sır
ama saklamıyorum aslında hiçbir acıyı
nereye saklansa bulunur bedenim
küçük bir yalnızlıkla besledim bu aciz ruhu
bu aciz ruha bu beden
neyini sakınırsın ki benden
biliyorum bir gün
gözlerinde aynı pişmanlık
yitirdiğim her şey için
kendi ahımdan pay vereyim diye
ama anlamıyor insanlar
ben kırıldım bir kere
kızmıyorum hiçbirinize yemin ederim
sınandığım şeyler
umarım ki en büyük korkunuz olur
beni anlamak,
oyar içinizi en derinden
bana hak vermek büyük bir suç
beni hatırlamak en haksız günah gibi geldiğinde
adımı anmaya çekinirsiniz
sorulara kaçamak cevaplar vermek
gözlerini kaçırmak
sessizliğe taparken
üstünde kara bulutlar belirir birden
en büyük günahın bu
sen de biliyorsun
kötü iyiliği kendinden de kötü sanır.
denizde dalgalar durmayı bıraktığında anlatacağım
umarım duymak
sağır etmez kulaklarını
acımı paylaşmak kör etmez gözlerini
umarım ellerin bırakmak istemez ellerimi
ve gerçek kaçınılmaz sonla geldiğinde
inkar etmek sevap biçilmez kimseye.