Bekleyen bir yıl dikmiş gözünü üzerime, kucak açmış gel diyor. Biraz biraz her şeyden var sana da. Sil baştan başlayalım ne dersin diye uzatmış elini. Ümitlendim, bir ara kanacak gibi oldum sonra aniden sıçrayarak uyandım. 24 dur dedi nereye gidiyorsun? senin en değerlin benim elimde, kokusu buram buram benim odalarımda duruyor dedi. Saçları benim yapraklarımda, elleri benim ellerimi tutuyor, ruhu bana uçtu dedi, sana en büyük acıyı ben verdim gidemezsin diyerek çekti benim kolumdan. İşte o an düğümlendim, derinden sızı geldi attı beni 24'ün kollarına tekrardan. Sıcağında kavurduğu yazın ortasına geri götürdü. Bak en acı günün, hayatta en korktuğun, düşünmek bile istemiyorum dediğin kayba bak! onu bırakıp nereye gidiyorsun dedi. Bıraktı avuçlarıma bir karış toprağı, bakakaldım sadece ağlamayı yeniden öğrendim o an. Yüreğim burkuldu, burkuldu da kırılıp gömülemedi oradaki toprağa. Yaşamaya, atmaya devam etti. Bunu görünce 25 geldi tekrardan aldı kanatlarına, uçurdu beni. Dermanı yok ki bedenimin karşı koysun. Sadece DUR! diye bağırdım ama dinlemedi, duymadı beni.
DUR lütfen gelme, anneannem 24'de kaldı!