susma ver hesabını
kaçak katların ve çarpık yapıların
hep 04.17’de kalan saatin
yarına yensin diye dolaba kaldırılan
ama hiç ısıtılamayan o yemeklerin
molozların parçaladığı çıplak ellerin
insan canını üç kuruşa değişen müteahhitlerin
enkaz altındaki kayıp seslerin
anlat
ağaç dalı budanır gibi
kesilen kolonların kopardığı hayatları
güneydoğu'yu hiç olmadığı kadar
ıssız ve yetim bırakanları
mezar üzerindeki rüzgar gülünü
çiğdem'in en sevdiği mustafa sandal şarkısını
7 Şubat sabahına hiç uyanamayan o babayı
anlat
kokut
samandağ'ı reyhanlarla kokut
bakma
helva senin ocağında kavrulmadıkça
hep tatlı gelecek sana
öksüzlüğü masal yetimliği ninni sanacaksın
insafsızlığıyla bir buldozer olup
kalınan kimsesizliği hiçliğe yıkacaksın