Gecenin bu saatinde yazıyorum açelyam. Olur ya, Belki ruyandan uyanırsın ya da kulağın çınlar birden; şimdiden affet beni.
Günlerden ne, saatlerden kaç diye sorma bana. Günlerden karar, saatlerden sen. Hani bir çiçekçinin önünden geçtik beraber, çiçek almaya karar verdim ya sana doğum gününde. Doğum gününe kadar beklememek kararım. Sana açelya değil, acelyalar alacağım; ve en güzel kitaplardaki en güzel alıntıların arasında kurutacağım onları. Sonra bir defter yapacağım sana. Ve hangi alıntılarda kuruttum açelyaları tek tek yazacağım.
Tüm güzel şiirleri, alıntıları sana hediye etmek, yan yanayken birer birer hepsini söylemek geliyor içimden. Ama bir yanına geliyorum ve sanki hepsi benimle saklambaç oynuyor. Sen nasıl söylemiştin beni sevdiğini? Bende söyledim. Ama içimden binlerce kere tekrar etmek geliyor açelyam.
Yazmak istiyorum sana, onlarca, yüzlerce şiir yazmak istiyorum. Ama yazdığım 3-5 mısra senin yanında hiç kalır. "Nasıl belli ederim sevdiğimi?" bu düşünce beni çıldırtacak.
Ve sonunda çizmeye karar verdim. Ama bir de baktım ki çizmenin de yazmaktan bir farkı yok.
O sebepten basit bir şey yapmaya karar verdim açelyam. Sen her bana baktığında suratımdaki şu mimiksizliği atacak, ve sana tebessüm edeceğim. Affet, elimden bu geliyor.