Zaman feleğin değirmeninde öğütülürken

Un ufak oluyor mutluluklar.

Gam tozu yayılıyor

Ömrün solgun yüzüne.


En ağır zamanlardan geçerken

Yılgın bedenler,

Lime lime dökülüyor acılar

Ömrün cılız teninden.


Tabakalarda gün sarıyor nasırlı eller

Ve aylar geçiyor

İki parmak arasına sıkıştırılmış

Sigara dumanlarıyla.


Mevsimler gelip geçerken

Yılların suretinden,

Bir türlü acının yüzü geçmiyor

Kırık dökük aynalardan.


Hayatın bu ürkünç sınavında,

Herkes herkesle samimiyken

Hiç kimse birbirini sevmiyor.

Küfürbaz sözcükler dökülüyor dillerden.


Ne yazık!

Oysa sevgiydi acıyı dindirecek olan.


Ağzı yüzü kaymış,

Kızgın suratlı sorulara çarparken akıl,

Duyguya dair hiçbir iksiri olmayan

Cevaplar topluyordu zaman.


Dilim dilim

Bıçak ağzında

Kesiliyordu sözcükler.


Gölgeli yalnızlıklar

Öğütülürken feleğin değirmeninde,

Daha kaç yürek yarasına baharı saracak?

Çocuk ağlayışında gülümsemeler

Kaç yalancı masallarla kandırılacak,

Yok olacak masumane gülüşler?


İki satır arası uzayan yollarda,

Gidişlerin arka yüzüne asılıyor gözler.


Yaşamak bir can sıkıntısı olurken

Yokluğa soyunuyordu

Baldırı çıplak ağaçlar.

Dağ yamaçlarında uçuruyordu

Sararmış yapraklarını

Asi bir rüzgâr.


Dünyanın gözlerinden

Akarken iki damla yaş,

Hüznün gözyaşıyla öğütülürdü

Feleğin değirmeninde umutlar.

Acı bir dövmedir şimdi zaman göğse işlenen.



20.08.2022