“Her insanın onulmaz acısı farklıdır.”

Bu sözleri işittiği andan itibaren kendini düşüncelere dalmaktan alıkoyamıyordu Rıdvan. Bilgece saydığı ve çok sevdiği bir adamdan duymuştu bu sözleri. Belki de tam da kendi kederinin herkesinkinden daha üstün olduğuna inandığı bir zamanda işittiği için bu kadar sarsıcı gelmişti bu cümle ona. Evet, düşündüğünde gerçekten de öyleydi, herkes içinde bir şeyler barındırıyordu ve herkes o içinde taşıdığı şeye yüklediği anlam derecesinde yaşıyordu onu. 

Zaman zaman farklı anlaşılma çabalarına girmişti Rıdvan ama hiçbir zaman tam olarak anlaşılamadığını hissetmişti. Bunun bu dünyada boş ve gerçekleşmeyecek bir gayret olduğunun farkına varması uzun ve sancılı bir süreçti. Uzun bir süre aklını kurcalayan ve onu çıldırmanın eşiğine getiren sorularla cebelleşti. Sonra bütün bu soruların cevaplarının olmayışı onu delirmenin eşiğine getirdi. Evet, hayat belirsizliklerden ibaretti, bazı soruların cevapları yoktu, yaşam düz bir çizgi halinde devam etmiyordu ve etmeyecekti. Bütün bunlarla yüz yüze gelmek hiç kuşkusuz çok sıkıntı verici bir durumdu. 

Sonra insanları düşündü Rıdvan. İlk başta onları “iyiler” ve “kötüler” diye iki gruba ayırıyordu. Bunu kendi gözlemleriyle yapıyordu ve kendini adeta bir insan sarrafı olarak tanımlıyordu. Bir gün “kötü” diye adlandırdığı ve doğal olarak da sevmediği bir kişinin, en zor anında elinden tutuşuna şahit oldu Rıdvan. Hatta “iyi” diye adlandırdığı ve doğal olarak çok sevdiği bir kişinin bile isteye yanında olmadığı bir zamanda tecrübe etti bunu. İşte o gün anladı ki yaptığı bütün sınıflandırmalar aslında kendi düşüncelerinin doğrulanmasını sağlamak için bir araçtı. Bu Rıdvan’ın hayattan yediği sayısız tokattan sadece biriydi ve en anlamlılarındandı. 


Bunlara benzer çeşitli yaşanmışlıklar geçti Rıdvan’ın başından. En savunmasız olduğunu düşündüğü anlar aslında onu ona ayakta durmayı en sert yollarla öğreten bir öğretmen edasıyla karşısına çıkmışlardı. Rıdvan o dersten geçebildi mi diye soracak olursanız, size bu okulun müfredatının biraz farklı olduğunu hatırlatmam gerekli. Burada insanlar diploma için yarışmıyorlar, hatta hiç yarışmıyorlar, hatta bazıları bir eğitim sürecinin içinde olduklarının dahi farkında değiller. İşte Rıdvan da bunu az da olsa kavrayabilmiş olmanın sevinciyle değişik, adını koyamadığı bir rahatlama duygusu içinde buldu kendini. Kalbi hala onulmaz acılarla sızlıyor olabilir ama hayatta olmanın beraberinde getirdiği umut ve kederden eşit derecede pay almaya devam ediyor.