Açınca gözlerimi gökyüzüne doğru;
Karanlık. Ardında bir kapı...
Fışkırıyor ışık anahtar deliğinden,
Araladım, güneş doğmuş kadar oldu,
Açtım. Terk ederek karanlığı,
Girdim. Tutsak olduğum her şeyi,
Bıraktım. Gözlerimi Açtım.
Uykusundan uyanmış bir çocuk gibi,
Biraz biraz sonra kurtuldum,
Aydınlığın acıtmasından gözlerimi.
Milyonlarca kır çiçeği halı gibi serili,
Kokusu gıdıklıyor, kara akciğerimi,
Bir kadın tam ortasında bahçenin,
Elinde rengarenk kuşaklar,
Dans ediyor umarsızca. Umarsızca...
Kuşlar anlatıyor yine bir şeyler,
Bu sefer farklı, şarkı dahi söylüyor olabilirler!
Bir öte tarafta, yaşlı bey ve hanımlar,
Tutmuşlar torunlarının ellerinden,
Güle güle oynuyorlar.
Tıkalı burnum. Yine de kokladım,
Huzuru ve neşeyi, mutluluğu.
Arkama baktım, hiçbir şey yok, hiçbir şey...
Şaşırdım. Allak bullak kafam.
Kanlanmadı bu sefer rüyam.
Rüyayı kabus eden nedir?
Yokluğu mu mutluluğun,
Varlığı mı gerçeklerin?
Şaşırdım. Siyah beyaz görürdüm.
Açınca gözlerimi gökyüzüne doğru...