Zıtlıkların yeri

yerim

çelişkilerimin,

Müzik olmasaydı olmazdım

kesin düşerdim ayaklarına

umutsuz imgelerin.


Beni şarkılarım yürütüyor

inandırdım kendimi

buna hapsettim,

iyice ovuşturduğum

sıkıca tutunduğum güzellikler

iyice mor gagaların iyicesi güller

güller mor gagaya.


Zorda kalıyorum

uyuma hep bir adım fazla atmalıyım

uyuma uyumsuz içimi katmalıyım

öğrenilmemiş umutlu durum vakitleri

yıkılmamış suçlama duvarları

var içimde

ve toz içinde kalan resimlerim

hepsini raf hepsine iç hepsine his gerek.


Sayıklama uçurumları

yeşil renkli kenarlı el değmemiş hüzün

ah bir yakınlıktır sanardım ölümü

düşünmeyi, unutmamayı

ah bir sarılmak gibi olmalıydı hatırlamak

hastalıkmış.


Bitmeyen çöküşün umutlu kalkışı sabah

çünkü devam edişe mandal takılı

kırmızı balkon var orada ve üveyik kuşları,

şiire bolca sözcük sarılı açılmamış

bolca tüy bolca horoz ötüşü

bolca aç kalmış bolca açlıktan ölmüş

kuş yetimi


Çok hüzünlendim

pişmanlığa bir sözcük sarıp gömdüm

çok gidip geldim o son yere atlayışlarına

çok bakıp kaldım gözlerim de donup

kardı

hatırladım geçen ölen zamanı,

pencereye sokulan tozların ayakları vardı

parlak parmak izleriyle çevrelendi odam

çok hüzünlendim içimde bir kafes kaldı.