Bir şarkıyı yaşamak gibiydi. Anlat deseler seni böyle anlatırdım. Başka nasıl tarif edebilirdim ki seni sevgilim? En sevdiğim melodinin bana anlattıklarında buldum seni. O melodinin üzerine yazılmış sözlerdin sen.
İlk sustuğunda şarkımız anlamamıştım o şarkının artık çalmamasının ne demek olduğunu. Tam dört dakika otuz iki saniyeydi şarkımızın süresi. Bir şarkı için fena bir uzunlukta değildi. Ama hayat uzun akar sevgilim, bir şarkı işte diyip geçersin bazen. Biten şarkıların üstüne düşünmezsin. Hayatın kendi uzunluğunda, ondan daha kısa şeyleri anlamaya vakit yoktur.
Ne olmuştu, neden kapamıştık o şarkıyı? Melodiden mi sıkılmıştık yoksa başka bir şarkı mı dinlemek istiyorduk? Yoksa melodi güzeldi de bizim şarkı dinlemeye takatimiz mi kalmamıştı? Cevabını bilmiyorduk. Üstüne düşünmemiştik. Çünkü dedim ya kimse biten bir şarkının ardından neden artık çalmıyor diye düşünmez.
Bir sonbahar günüydü. Islak kaldırımlarda yürürken vapurun sesini uzaklardan duyunca hatırladım şarkımızı yeniden. Vapurun düdük sesi kalbime bıçak gibi saplandı. Ne olduğunu anlamamıştım ama kalbimi deliveren bu keskin ve yakıcı his bana şarkımızı çağırdı. Sahi dedim bir şarkı dinlemiştim, neydi onun adı? Dilimin ucundan dökülemedi adı. Çok olmuştu dinlemeyeli, adı da unutulmuştu. Ama melodi aklımdaydı. Mırıldandım içimden bir süre. Mırıldandıkça daha da büyüdü içimde. Gözlerim buğulandı dilim o şarkıyı söylerken. Kahrolası vapur, şimdi zamanı mıydı yolculukların? Bir kıyıya hoşça kal demek neden bu kadar zamansız gelmişti?
Ayaklarım istemsiz sürükledi beni o kıyıya. Görmek istedim vapurun gidişini. Ardından başka vapurlar kalkıp gitti. Her düdük sesinde yeniden mırıldandım o dört dakika otuz iki saniyeyi. Sahi dedim neden dinlemekten vazgeçmişim bu şarkıyı?
Sevgilim. Düşerse yolun bir denizin kıyısına, biliyorum hatırlayacaksın şarkımızı. Adı senin aklına gelir mi bilmiyorum. Ama mutlaka o melodiyi hatırlayacaksın, izi belleğinden bir sızı olarak geri dönecek sana. Çünkü vapurlar hep hoşça kal der bir kıyıya. Sen şarkımızın susmuş olduğunu ya da bizim dinlemekten vazgeçişimizi bir hoşça kala tesadüf ettiğinde hatırlayacaksın. Belki o gün diyeceksin sen de “Bir zamanlar güzel bir şarkı dinlemiştim.” diye. O şarkı vapurların elvedasında kendini tekrarlayacak sevgilim. Olur da özlersen ama bir bıçak gibi hissettirecek kendini senin yüreğinde. Bir hoşça kal ağrısında kendini hep tekrarlayacak. Dört dakika otuz iki saniye...
Serhat Tepe
2020-09-21T10:41:00+03:00Kaleminizin iyi işler çıkaracağı belli. Orta kısımda daha güzel bir hâl alıp, hoş bir finale kavuştu bu öykü. Üslubunuzu beğendim. "Şarkı" sözcüğünün çok tekrar edilmesi beni biraz yordu ama bu önemsiz bir ayrıntı zaten, elinize sağlık. Yeni çalışmalarınızı bekliyorum.