Parmaklarımda terleyen ince kağıda ve içinde kıvrılan tütüne

Önce baktım

Sonra biraz daha

Sağ elimde buldum çakmağı, baş parmağım namluda

Bir yaksam bütün evren tutuşacak gibi

Sahi dünyayı ayaklarından yaksam kim ne yapabilir ki?

Yaktım,

Bir nefes, bir nefes daha, bir

Kanıma karışacak birazdan dünya

Ya da toprağın tadı gırtlağımda

Sağ elim boş kaldı, çakmak bir sonraki görevine kadar duracak masada

Bir daha suça karışmayacak eski bir azılı mahkûm olmayı seçmiş gibi

Bir nefes, bir nefes daha, bir

Soğumuş çaya uzandı bu sefer sol elim

Ben o çayı alınca, bardak altı öksüz kalmış gibi durdu

Masada

Masa yangın yeri gibi

Ve yalnız kalan bir bardak altına bile sahip çıkamıyor dünya

Sahi, dünya hangi çakmağın hainliğinden

Hangi baş parmağın pis emelleriyle

Sahi dünya neden yangın yeri?

Son nefes, biraz daha, son

Küllüğe sanki hiç sevmemişim gibi bastırıyorum sigarayı

Hani bir zamanlar sevmiş de, artık arkadaş bile olamayacakmışız gibi

Çay da bitti, bardak altı bile yatıştı bir nebze de olsa

Usulsüz bir şeyler dönüyor bu masada

Çakmağı hükümlü, bardak altı ayrı bir kafa

Şimdi bu masayı bırakıp adisyonu mu sevmeli

Neden bir masadaki en yabancı şey adisyondur diye düşündüm

Her şeyin talihini nasıl bırakırlar ki dünyaya

Dünya yangın yeri

Çakmak eski bir suçlu

Bardak altı bazen mutlu

Ve adisyonlar patronların orospusu ve konsomatrisi

İyi de bu dünya neden yangın yeri?