Oğlum Deniz,

Prangalar vurdular ayaklarımıza

Sana gelemeyişim bu yüzden.

Sana seni sevdiğimi söyleyemeyişim,

Hep küfür edişim bu yüzden.

Oğlum Deniz,

Sana bunları yetmişlerden kalma

Derme çatma bir evden yazıyorum.

Masa sallanıp duruyor her kelimeye başlayışımda

Altımdaki sandalyenin bacağı kırıldı kırılacak.

Kalemle defteri yeni aldım aşağıdaki kırtasiyeciden.

Bahçede müthiş bir lavanta kokusu var

Yatağım biraz naftalin biraz da eski marka bir deterjan kokuyor.

Anneannenin evi gibi yani…

Anneannenin kokusunu duyumsuyorsun şu an, biliyorum.

Okuduğun her şeyin kokusunu duymayı seversin…

O yüzden sana her şeyi anlatıyorum.

Duy kokumu oğlum.

İçimde kavrulup duran baş ağrısının, acının, özlemin kokusunu duy.

Duy ki kızma annene…

Sol elinle başına destek veriyorsundur şimdi

Kafanın içindekileri taşıyamıyorsun

Bir yanın affetmek isterken

Diğer yanın kırıp dökmek istiyor benden artakalanları…

Ezbere biliyorum seni.

Bir kıza vurulmuşsun belli,

Yüreğimin pır pır edişinden,

Ele avuca geçmeyişinden belli…

Seni bırakıp gittim sandın

Ama ben seni şuramda, göğüs kafesimin içinde götürdüm.

Acını acım bildim,

Aşık olduğun kızları seninle beraber sevdim.

Beraber tuttuk şu esmer kızın elini

Ve beraber terk edildik.

Oğlum Deniz,

Beni affet olur mu?

İnadına yeşeren tohumu

Adını affet oğlum