Ey, Ulu Tanrı!

Duyuyor musun beni?

Hatırla; biat etmiştim,

Kalubelâ'da sana.

Sen ise, itimat etmedin yarattığına! 

“İmtihan” deyip savurdun beni bu diyara;

Bir başına; yaralı bir canla.

“Ömür” deyip, lütfettiğin bu sürgün,

Bana otuz üç asır, evrende bir katre.

Ve cevap bekleyen bince soru,

Ve susuyorsun hâlâ! 

Nedir bunun sebebi?

Ey her şeye Kâdir olan!

Biliyordun sana soracaklarımı,

Biliyordun da neden verdin bana bu dili?

Razı değilsen buna; “sus,” de.

Ya da kudretinle kopar dilimi.

Kabûl.

Peki ya us?

Kimin gücü yeter onu susturmaya?

Sen sussan da us susmaz!

Dilimi koparsan da kalp susmaz!

Kızıyor musun, yoksa bana?

Başkaldırıyorum öyleyse sana!

Başkaldırıyor elimde tuttuğum kalem!

Başkaldırıyor fikrim sana!

Karşımda duran eski resimdeki çocuk! 

Başkaldırıyor sana!