Kolera Sokaklarında Erkek Olmak ve Kadının Üzerindeki Mülkiyet Kavramı
Özet
Ağır Roman filmi; 1997 yılında çıkmış, 1970’li yılları ele alan ve modern klasik anlatıya sahip; Türk sinemasında işçi sınıfını, geri kalmış mahalleyi, kabadayı ve mafya tipinin ayrımını, yaşama tutunabilme çabasını anlatan ve kimlik bunalımı yaşayan bireylerin hayatlarına odaklanan ve bunu en iyi yansıtan filmlerin başında gelmektedir. Toplumsal cinsiyet düzeni ve erkek hegemonyasının sadece kadın üzerinde değil, erkeklerin kendi aralarında da oluşan bir çatışma olduğunu bizlere göstermekte ve ayna tutmaktadır. Ağır Roman filminde erkekler bireysel ve toplumsal kimlik arayışında, kadınlar ise baskı içerisinde içe kapanık, ahlaki çöküntü içerisindedir. Erkeklerin kendilerini üstün gördükleri kadınlara bakışları, sadece cinsellik olgusu üzerinden ilerlemektedir. Kadına duygusal bir bağ ile bağlandıktan sonra da o kadını yine cinsel bir bağ ile bağdaştırarak namus, ‘namusum’ adı altında yargılamakta ve değerlendirmektedir.
Giriş
Kolera Mahallesiʼnde lümpen (yoksul, sefil, Marksçılık akımına göre toplumsal sınıf bilinci olmayan) çevresinin gülünç adamı olan Salih’in hayali; saygı duyulan, örnek olarak gösterilen delikanlı, kabadayı bir insan tipi olmaktır. Bir kadınla (Tina) duygusal bir bağ kurması, erkekliğe ilk adımlarını korkusuzca atmasına sebep olmuş ve Salih’i saygı duyulan bir yapıya dâhil etmeye başlamıştır. Film Kolera Mahallesiʼnde yaşayan Romanları kendine özgü halleriyle ele alırken diğer insanları siyasal yapıları, maddi durumları, cinsiyet seçimleri ve yaptıkları işler ile ele almaktadır. Mahallede söz sahibi olmanın yanı sıra Tina’nın da bedensel sahibi olmak için savaşan iki karakterin kavgasına şahit oluyoruz. Tina; Salih ve Reis için güçlerini ilan ettikleri bir bölge haline gelmiştir.
Filmin sonunda Tina’yı Reis ile yatakta beraber gören Salih için artık geri dönüşün olmadığı anlaşılmaktadır ve Salih hegemonya çemberinin dışında kalarak onu güçlü yapan unsuru ‘namusunu’ (Tina) kaybetmiş biri olarak hayatına son vermektedir.
Erkek Olmak ve Kimlik Arayışı
Filmin ana karakteri Gıli Gıli Salih (Okan Bayülgen) hayata tutunmaya çalışan ve kimlik bunalımı yaşayan bir karakterdir. Mahallesi Koleraʼda en iyi olma çabasındadır. Mahallede Kabadayı Arap Sado’yu (Burak Sergen) idol olarak gören Salih, onun gibi olmak için uğraşmaktadır.
Arap Sado mahallenin ağır abisi, kabadayısıdır. Kadın, erkek ayırt etmeden saygı duyulan ve özenilen bir karakterdir.
“Connell, 'Erkeklikler' teorisini ortaya attığında toplumda var olabilecek tek tip erkeklik anlayışının değişmesi yönünde büyük bir adım atmıştır. Çalışmalarında hegemonik erkeklik, işbirlikçi erkeklik, madun erkeklik ve marjinal erkeklik olmak üzere toplumsal cinsiyet düzenindeki dört farklı erkekliğe işaret eden Connell; hegemonik erkekliği toplumsal yapı içerisindeki hiyerarşik bir düzlemde en tepeye yerleştirmiştir. Ancak hegemonik erkeklik, erkeklik çalışmalarında teorideki diğer erkekliklerden daha fazla çalışılır olmuştur.” (Connell, R. W. (1995), Masculinities, Allen & Unwin.)
Toplumsal yapı içinde en üst kısımda bulunan karakter Arap Sado’dur. Sosyolojik açıdan bir mahalle kabadayısının gençler tarafından örnek alınması, toplumsal yaşamda değer yozlaşmasını göstermektedir.
Reis (Mustafa Uğurlu), mahallede karşıt çatışma yaratan bir karakterdir. Yeni tip mafya ve eski mahalle kabadayıları arasındaki değişimleri göstermektedir. Arap Sado, Tina’yı kiracı olarak getirip ona iyilik yapıp, hizmet ederken; Reis, Tina’nın yanına haraç almak ve ona cinsel anlamda sahip olmak için gitmektedir. Connell’in erkeklik hegemonyasında en üstte olmak isteyen Reis, insanlara olan yaklaşımı ile yeni tip mafyanın; mahallelinin korunması, sahiplenmesi için değil sadece para ve kadın için yaşam sürdüğünü anlatmaktadır. İnsanlar bu yüzden mahalleyi koruyan Arap Sado’yu, yani kabadayı karakterini daha çok benimsemektedirler.
Ağır Roman filminde Reis ve Salih’in çatışmasının başkahramanı ise Tina’dır (Müjde Ar). Tina, bedenini para karşılığında satmakta ve cinselliği hayatın değişmezi olarak görmektedir. Salih’in, erkekliğe adım atmasında en önemli etken olan, Tina’nın mahalleye taşındığı ilk andan itibaren duyduğu arzu, Salih’in erkekliğini şekillendirirken bir yandan da risk altına sokmaktadır; çünkü artık kaybedeceği bir şey vardır. Salih’in, Tina’ya olan aşkı zaman geçtikçe bir tutkuya, bir saplantıya dönüşmektedir. Salih ile Tina arasında yaşanan ilişki, cinsel arzu ve istekler doğrultusunda gelişen bir ilişkidir. “Freudʼa göre; yaşam içgüdüsü (Eros), ölüm içgüdüsü (Thorotos) ve libidine enerji insan sevgisinin kaynağıdır. Eros içgüdüsünün başat olduğu ruhsal durumlarda cinsellik egemen olmaya başlamakta ve aşk, sevgi, cinsel doyum teması gereksinimleriyle ortaya çıkmaktadır.” (Akt. Şahin, 2016, 26), (Freud, 2003: 35). Bedensel ve duygusal anlamda benimsediği Tina’yı kaybetmek, başka bir erkeğe kaptırmak; Salih’i hegemonya çemberinin dışında bırakacaktır.
Reis’in hegemonya kavgasında rakibi olan Arap Sado’yu öldürmesi ile birlikte, Salih onun yerine geçerek Arap Sado’nun toplumsal kimlik ve rollerini üstlenmektedir. Reis ile en büyük savaşları Tina’dır. Tina; Reis ve Salih için güçlerini ilan ettikleri bir bölge haline gelmiştir. Tina’nın bedensel sahibi olmak, iki erkeğin de iktidar ve güç sahibi olduklarını göstermektedir. Kadının buradaki yeri, sadece cinsel bir obje olmasıdır.
Salih için artık geri dönüşün mümkün olmadığının belirlendiği yer; Tina’yı, Reis ile yatakta beraber görmektir. Salih artık namusum algısı ile pekiştirdiği Tina’nın, başkası ile cinsel bağlamda bulunmasını gördükten sonra hegemonya çemberinin dışında kalmıştır; onu güçlü yapan unsurunu kaybetmiştir.
Kolera’da kadın ve erkekler para karşılığında bedenlerini satarak metalaşır. Mahallede farklı cinsel gruplara ait olan insanlar da vardır: Gaftici Fethi (Zafer Algöz) ve Tilki Orhan (Küçük İskender). Cinsel kimlikleri belli olmayan bu iki karakter; şehvetin arzularına kapılmış, bedensel arzular ile hareket eden yozlaşmış karakterlerdir.
Mahallede uyuşturucu kullanımının dikkat çektiği Ağır Roman filmi, hayatın gerçeklerini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Geri kalmış ve bunalımda olan insanların hayatlarını bir nebze de olsa rahatlatabilmeleri açısından tükettikleri uyuşturucu; bir kaçış, kurtuluş yolu olarak görünse de pes etmişlik ve kabullenilmişlikten başka bir şey değildir.
Sonuç
Geri kalmış toplumlarda yaşayan insan tipinin değişiminin zor olması, mekân ve kişiler ile bağdaştırılmıştır. İnsanın çevresine göre bir yaşam biçimi benimsediği ve sadece o çevreden uzaklaşarak farklı bir kimlik arayışına girilebileceği aktarılmıştır. Erkekler arasında olan hegemonyada güçlü olan ve üçgenin en üst kısmında olan insanların, karşı cinsin dikkatini çektiğini ve onlara sahip olmanın yanı sıra güç ve iktidar sahibi olduğunu göstermektedir. Bu tür toplumlarda kadına verilen değerin sadece bedensel olarak ilerlediğini ve o bedene sahip olan kişinin savaşı kazandığını anlatmaktadır. İnsanlar seçimleri ve yönelimleri ile yargılanmamalıdır. Hayatın geri kalanında olan her şey insan ve eşit olduğumuzun en net göstergesidir.
Kaynakça
1) Connell, R. W. (1995), Masculinities, Allen&Unwin.
2) (Akt. Şahin, 2016:26), (Freud, 2003: 35)
Halil Taş
2020-09-12T13:31:25+03:00Çok teşekkür ederim hocam. :)
Serhat Tepe
2020-09-12T09:50:50+03:00Oldukça başarılı bir inceleme olmuş. Yaklaşım tarzınız, çıkarımlarınız ve bilimsel ölçütteki temellendirmeleriniz bir bütün halinde bu değerlendirmeyi başarılı kılmış. Elinize sağlık.