DeyimKonu ile ilgisi olmayan, gereksiz, boş sözler.
Utanacağımı mı zannediyorlar?
Şirke düşmüş ilk melek gibi yüzümü gizleyeceğimi mi?
Hayır, anlamıyorlar o zaman.
En kırmızı rujları sürüp çıkacağım dışarı, ısırılmış bir elmadan kolye yapıp asacağım boynuma.
"Bakın, bakın!" diye haykırarak soluk soluğa gireceğim aralarına, bir çöp kutusunun derinliği üzerine tartışırken bulduğumda onları, müzelerde; "Bakın!" diyeceğim, "Bakın! Nasıl da bokunu çıkardım ama!"
Bakacaklar.
Belki sonra bunun da derinliği üzerine tartışacaklar.
Onlara, utanmayı önden peşin olarak yaptığımı söyle. Olur mu?
Hayatım boyunca utandığımı söyle onlara. Olmaktan, kadın olmaktan, bakire olmaktan, bakire olmamaktan, susmaktan, konuşmaktan, gülmekten, somurtmaktan, koşmaktan bir erkeğin iki adım atarak varabildiği yerlere, susamaktan, yorulmaktan.
Bile bile, tekrar tekrar yaptığım hataların; her seferinde daha da acı olmakla birlikte hep aynı sonuçlarını yaşamaktan hiç utanmadığımı söyle onlara.
Aynı acıklı filmi niye beş kere izlediklerini sor.
Her seferinde içlerini yakan o şiiri, en soğuk gecelerde niye tekrar ettiklerini de.
Utanmıyorlar mıymış, onu sor bir de.
.
Utanılır mı?
Araba kazası olsa, yeşil ışıkta caddeye çıkıp beklersin. Yeter ki gülsün, isterse kızılcık şerbeti kusup kan içtiğini de söylersin.
Ne gerekirse.
Neyin onun yüzünü güldürme ihtimalinin ışığı ufukta, incecik göründüyse.
Tabii sonra geçiyor, bitiyor, yitiyor diğer birçok şey gibi de;
Kala kala bundan bir kuru utanç mı kalsın geride?