sevdiğim her şeyden koparıldığım gün dünya üzerinde sadece bedenim kalmış, bir amaç aradığım bu dünya güneşin batıp doğmasıyla yok olmuş… şimdi anlıyorum daha küçüksün denilen zamanlarda hiç sorgulamadan durumu kabul edip kabuğuma çekilmeyi ve yirmibirime girerken acısını çekiyorum yaşanmamışlık kıskacında kalmış hayatımın sancılarını yirmibir senem dahi olsa bu gökyüzünde adımımın bir yere varmayacağı, çıkarttığım sesin duyulup anlanmayacağını bilmek içimdeki çocuğun hevesini alıp yetmişinde bir yaşlının hayata bakışını sunuyor bana. her açtığım beyaz sayfanın avcumdaki çamurla kirlenmesini izliyorum, konuşmaktan yarar görmeyip yazmaya başladığım evrenin sonunda artık kendimi susarak anlatmaya çalışıyorum.