I.
Kalemimde sivri bir tanrı yanılgısı
Ve ben her ağustosta günahlarımdan ötürü yakılırım
II.
Bastığım kederli beton yollarında tuzlu sahillerin
Mezopotamya kederliliğinden evrilmiş asimile yurttaşlar ıslatırken bisiklet yollarını
Mangal ve nargile yakmak yalnızca yangına sebebiyet verirse yasak.
Yoksa
Tutucu vatanperverler dışında
Hangi vicdan gün ağarırken bir Mezopotamyalı ciğerini karbonmonoksitten mahrum bırakabilir ki?
Akşam düşer
Şehir gündüzden daha parlaktır şimdi.
Meşe ağaçlarının kasten seçilen ışıksız kuytularında
Gece, serinliğini üflerken
O gün sütyen giyesi gelmemişse hanım kızımızın
Yani sayın kolluk kuvvetleri
Hangimiz öpüşmeyiz
Romantik bir yakamoz manzarasında
III.
Hayat insanlarından söz etmemiştim size hiç
Mesela ağustos ayı
Paslı çehreleriyle yerleşik ahaliden her güzel kızı büyüleyen burjuva cengaverlerinin bayramı
Kutlu olsun yas aşkları
Ve vardiya müdürüne kör kütük bağımlı çocuk işçilerin yası
Bir ihtimal herhangi bir istasyon başında, kısa vadeli kaçamaklar için can atan
Kesik çehreli
Çelimsizliğini heybetli tavırlarıyla örten
Ve doğumu muhtemelen Ankara'nın şarkında
Denk gelirse devlet hastanesinde
Çoğunlukla ikametgah adresinde
Hasbelkader ağıldaki kuzuyla aynı yaş gününe sahip çocukların
Aşkı, haftalık izinden ibarettir yalnızca
Ağustos ayında
İşte
Tanımı budur hayat insanının
Yüreğinde sonsuz üretime sahip olduğun bir imalathanede, bakamamaktır tadına süslediğin pastanın
IV.
Size, sevgili yaşarlar
Yaşanmış bir hikayeden nakşedeyim:
Dağ başında ağzı kurumuş ve tekel bayiden başka esnaf bulamayan iki beşer
Ehlibeytten aldığı duayı kırmızı kutuyla ruhuna mesh etmişti
Gülünç
Hatta korkunç gelir kimine
Kulak misafirliğimde, bilinen iki yüz bin peygamberle ağırlandım o gece
Zira ben sığdıramazken aklımın sınırlarına iki yüz bin hazreti
Kalbini Allah sözüne verenin yüceliğinden, esirgeyen ve bazen bağışlayan ilime sığınırım
Gülünç
Hatta korkunç
Ağustosun ikircikliğinden midir?
İman kimde bilinmez
Ama hep aç gezer paranın sahibi
V.
Temmuzun pişkinliğini itip eylülün rüzgarını sırtlayan
Sonbaharla yazın ortasında unutulmuş
Ve hatırlanması için senelik izne tesadüf edilen
Aslında küçük esnafın dostu
Kapitalizmin kan kardeşi
Yağmurdan yana bulutları üstümüze kusan
Fakat yağdırmayan
Çatıları kıvançla tehdit eden
Fakat orta direğin cüzdan dostu
Gariptir ki karabasan soğuklarını dizlerimize örten
Ve yine gariptir ki derin uykuya kadar uyutmayan sıcağıyla
Her şeyiyle gariptir bu yaz
VI.
Bize kalan sırtlamaktır gün ışığını
Tabiat ananın taze memelerinden sarkan anaç koynuna
Sarılmaktır bize kalan
Tütünden sararmış taşralı sakallarıyla
Yani tarak gezmemiş üzerinde
Makasın keşfinden bihaber
Ve ne vakit ne ile kesildiği asla bilinmeyen saçlarıyla
Doğanın arzusuzluğunu irdeleyen güneydoğulu bir filozofun
Yani annesiz ve babasız bir meczubun cinsel dürtülerine
Kusarak geliyor cevap göklerden
Çamurlu yağmurların ilme dayalı sebeplerini es geçin
Tahsili hak etmeyen
Cühelalığı yüksek lisansla bitirmiş
Hala namusu bedeninde taşıyan bir topluma, gökler istifrağ etmesin de
Ne yapsın ağustosta
VII.
Bir gün, güneşin dünyaya dik bakışlarından kızışan asfaltlarında susarsalar
İnsanlar
Haykırışlarımdan içedursun tüm camia
Azaplarımdan atıştırsınlar
Çünkü ben her ağustosta ah eviyim
Dert fukaralarından esirgemem bolluğumu
Atalarımdan öğrendim paylaşımı
Herkese yetecek nefret vardı ki eksikliğini hissetmedik kalbimizde
Buyur edildik riya sofralarına
Kan içtik
Günah yedik
Ruhumuz tok şükür
Herkese yetecek derdimiz var
Ağustos ayında
VIII.
Hüzünlü yüreklerde uyuşan karınca dualarını
Kutsal kitap girizgahlarını yırtıp, yakıp
Azim olan Yaradanların nasihatlerini asan yani öldüren
Bunca soğuk
Sıcak
Uzun
Kısa
Kasvetli
Ve huzur dolu günler varken
Yazgımdaki yangınların manzarama tekabülünde sizce azim yaradanlar
Kimin sefasına dalkavukluk ediyor cefam
IX.
Ağustos; derdin, gamsızlığın ayı
Raks eden on bir ayın kavalyesi
Sismik yıkımların defterdarı
Yazılan her şiiri yere tüküren bir medeni
Ve yine kasvetli bir sokak lambasının altında yalnız bırakılmak
Hatırlatır bilinen en büyük depremi
Kadılar ve şeyhülislamlar ve hukukçular, toplanın!
Talancı ve yalancı tanrıları yargılamaya gidelim
X.
Şimdi eylülün ulaklığını yapar huzurlu bir yılın berduş yancısı