Beyaz adam bir Afrika kabilesinde bir grup çocuğun yanına gelir. "Şu karşıki ağacın altına yiyecekler koydum, kim en hızlı koşup ulaşırsa onun olacak." der. Çocuklar el ele tutuşup ağacın altına koşarlar. Batılı beyaz adam "Niye böyle yaptınız?" der. Çocuklar "Ubuntu yaptık." derler "Çünkü biz olmazsak var olmayız."
Ahlak; yaratılış, fıtrat anlamındaki hlk kökünden. Ubuntu gösteriyor ki insanın yaratılışında yardımlaşma, dayanışma var. Yüzyıllar içinde bu davranış töreleşecek ve dinlerine de girecekti. Engels'ten özel mülkiyetin kökenini öğrendiğimizde yerleşik hayata geçen sapiensi görürüz. Bu arada ticaret de gelişir ve kurallar Sümer tabletlerine, Hammurabi Kanunlarına girer. İnsan; kışı geçirmek, zor zamanlar vb. için biriktirirken paranın icadıyla para biriktirmeye başlar. Yeni dönem yeni ahlaksal süreçler getirir. Bu arada tek tanrılı dinler çıkar ve ahlak o dinlere ulanır.
Youtube'da bir video izledim, "Din olmadan ahlak olur mu?" diye. Popüler bir isim Sinan Canan videosu. "Olmaz." diyor ve açıklamalar yapıyor. Doğrusu üzüldüm. Kant'ın evrensel ahlak ilkeleri çalışmasından da habersiz. Bir yazımda anlatmıştım, "Kant ve Ahlak" diye.
"Ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim." demiş Atatürk. Bugünkü yarışmalar oyunlardan ve savaş sanatı çalışmalarından gelişti. Oyun idi. Oysa bugün dopinglere varan hırs ve rekabet var. Bu insan doğasına da aykırı.
Ubuntu'dan öğreneceğimiz çok şey var. Dayanışma ve yardımlaşma ile yeniden 'biz' olabiliriz. Dinlerin güzel sözleri ve hazır bir tabanları var elbette. Reforme ederek sürebilir, yoksa sadece zarar veriyor. En ahlakı bozulanlar da dinbaz kesimler.
Bana gelince, benimki aşk ahlakı inşallah. Bektaşi olunca ahlakı da kuşanılıyor ve insan doğasına en uygun ahlak. "Yaratılanı severiz, hoş görürüz Yaratan'dan ötürü."
Tanrı yollarından ayırmasın.
Sevgiyle, sağlıkla kalın