Haziran bitti, güneş yeniden doğdu tepeden bak,
Anımsayacak neler kaldı dünden?
Paylaşılmamış hangi duygular kaldı?
Güneşi eğleyelim bugün bitmesin diye
Ha ne dersin?
Zaman merhametliydi ve yaşanılanlar unutulacak,
Gözyaşların sızacak yağmurla toprağa
Şimdi arınma vakti...
Sığınakları genç ömrümüzün, uçurumlara açıldı
Şimdi o uçurumlarda kök salma vakti...
Samyeli kurutsun artık terli bedenlerimizi
Ve yumuşak yerlerimizi düşünelim
Yumuşak yerlerimiz hep yaralanacak
Konuşsak şimdi bunları akşam olur
güneşi eğlemeye devam edelim biz.
Bir yarınlara bakıyorum bir de ondan önceye
Çözüldükçe buğusu gözlerinin
ay daha çok berraklaşıyor
Ve bulutları dağlar doruklarıyla delmiyor
Hiçbir ayrılık bu kenti seninleyken viran etmiyor
Batık bir teknede değil şimdi yaşayacaklarımız
Ellerimizi uzatsak karanlığa, parmak uçlarımız hatırlayacak gün ışığını
Yurdumuza doğacak ellerimiz
Ve acıyı sadece ödünç alacağız zamandan
Sonra bir tortu gibi kazıyıp sileceğiz
Biz bütün bunları da konuşacağız seninle
akşam olmadan