https://open.spotify.com/track/5PaViyJwv0XJbCcrnBNuAt?si=c303776961054f15
Yarattığını sandığın dünyayı aslında kendinden kurtulmak için yaratmıştın, bir süre oyalandın... İnsanlar vardı, bir aşk vardı ve bir ev... Oh! Artık kendini dinlemesen de olurdu. Biri seni dinleyecek nasılsa, üstelik sadece görmek istediğini göstersen yeter, içini kim nereden ve nasıl bilecek?
Sevgili ben, buradasın. Dünya başına yıkıldı. Ezginin Günlüğü'nün dediği gibi aşk bitti, ev yakıldı ve yıkıldı. Oyalandığın bir durağı gerçek sandın, durağa gökdelen diktiler ve masken düştü.
Ne sanıyordun? Sahtekar olduğunu anlamayacaklar mıydı, herkes evi senin gibi oyuncak mı sanardı? Kim kendisinden senin kadar çok nefret edip böyle duvarlara ihtiyaç duyardı?
Kasım geldi, ikisinin akşamı bile oldu. Kapın çalınmadı, kimse sevdiğin o şiiri okuyup Sylvia Plath'e seninle birlikte ağlamadı.
Herkes kendi hayatının can kırıklarını süpürmek için dağıldı. Sen şimdi odaya girdin ve kapıyı kapattın...
O aynı beş kitaba sığınmaya gidiyorsun... Seni hep yaralayan ama yaranı aynı anda usulca öpen o kitaplar... Kendini tanımak ve eninde sonunda barışmak zorunda kalacaksın.
Çünkü korkaksın, sen de bir usturayı alıp dikine kesecek güç yok. Sen kendini sevmek zorundasın. Hadi artık sev kendini.
Kapının önünde senden başka kimse yok. Herkes kendi kapısında ve sokaklar zaten yine ve hep karanlık. Kimse sen içeriyi aydınlatmazsan kendi mumunu sana harcamayacak işte.
Hadi.