Haziran başında,
Sokak ortasında vurdular Ali'yi.
Üzerlerinde üniformaları, güneşsiz gökyüzü gibi mavi.
Üniformalarının altında kırmızı bedenleri.
Bedenlerinden daha kırmızı gözleri.
Haziran'da kan içmişler, belli.
Bir tek kızarmayan yerleri, yüzleri.
Kızarmayan tek yerlerini gizledikleri, kasketleri.
Kasketlerinin altında bile belli oluyor titredikleri.
Koca bir yüreği bükecek kadar güçlü değil bilekleri.
Bileklerinin bitiminde,
Yine kırmızı elleri.
Ellerinde gaz fişekleri.
Haziran'da gözyaşı içmişler, belli.
Ne zaman özgürlük, ağustos güneşi gibi vursa memlekete
Hep iktidara düşer gölgeleri.
Can kırıntılarıyla dolu, kan sofralarına davet ettikleri sivilleri.
Onların da kırmızı elleri.
Ellerinde, kesilen ağaçlardan yapılma meşe değnekleri.
Haziran başında, sokak ortasında vurdular Ali'yi.
Kendimden bilirim, korkardım.
Korkardın.
Korkardı Ali.
Ama
Ölüm korkusu değil bizimki.
Belki bir annenin öpülesi elleri
Belki de bir yârin öpülesi avuç içleri.
İşin aslı
Kaç yaşında olursan ol,
Asla yaşanamayacakların hasreti.
Havaya kalkan iki parmağı, geçmişe tecavüz sayar kimileri.
Böyle tecavüz iyidir kardeşim.
Eğer,
Aydınlığa gebe bırakacaksa, kancık zihniyetleri.
Toprak Acar
2020-09-07T20:05:46+03:00‘Aydınlığa gebe bırakacaksa, kancık zihniyetleri.’ Kaleminize ve yüreğinize sağlık.
Reyhan Polat
2020-09-07T18:48:14+03:00İçim bir tuhaf oldu. Adının geçtiği yerde acı var artık. Şiirin yapısıyla ilgili bir eleştirim var. İ ile yapmış olduğunuz kafiyelerin göze battığını düşünüyorum. Daha az yapsaydiniz çok daha hoş olurdu zannımca. Kaleminize sağlık. İyi ki yazmışsınız Ali İsmail için, güzeldi.
İbrahim
2020-09-07T18:48:01+03:00"Kaç yaşında olursan ol,
Asla yaşanamayacakların hasreti."
Kaleminize sağlık, duygu dolu ve çok derin bir şekilde dile getirmişsiniz.