bizler ki, yeraltının en ücra köşelerinde hayat bulup ana rahminden evrene doğan insanlarız, bundan üşümüyoruz kolay kolay. her gece en derinimize gömdüğümüz acılarımızı yontuyoruz paslı ellerimizle. bu yüzden aranıyoruz sokak sokak. tüm uzuvlarımız karanlığa gömülüyor, yavaş yavaş eziliyoruz odalarımızda. görülmeyecek ve erişilemeyecek kadar derin bir çukurda büyüyor yalnızlığımız. evrenin, hayatın ve gecenin sonuna doğru sürükleniyoruz. her sabah kirli nefeslerini hissediyoruz. kapı deliklerinden, tavşan yuvalarından ve lavabo giderlerinden izliyorlar bizleri. zihnimizi karıncalara yem ediyoruz. kurtulmalıyız fakat, gerçek kurtuluşun sadece ankara’da bir mahalle olduğunu biliyoruz. 

semaya çeviriyorum yüzümü ben de aniden. “geldiler!” diyorum. “kim geldi?” diyorlar. kapı çalınıyor, duyuyorum. yarı uyanık sokak lambaları sönüyor, evrenin sessizliği devralıyor gecenin karanlığını. sondayız. her şey bitecek, kavuşacağız huzura. kapıyı açmalıyız. belki o zaman sağ kalır, kuzeyden güneye baştan aşağı zımparalarız dünyayı. titreyen ellerimle uzanıyorum tokmağa, sola çeviriyorum. bembeyaz bir ışık nüfuz ediyor gözlerime, körleşiyorum ve fısıldıyorum, “kurtuluş sadece ankara’da bir mahalle değilmiş.


09.06.2022