Yağmur damlaları düşerdi gökyüzünden yeryüzüne
Her bir damla ismini sayıklardı kulaklarımın içine
Bulutlar gökyüzünde yüzünü resmederdi
Deniz her dalgasında saçlarını hatırlatıyordu beynime,
Rüzgârda, efil efil savrulan saçlarını.
Ağaç gölgelerine sığınırdım,
Kızılay'da bir park köşesinde,
Ve bir yokuş aşağı yol koşardım Tunalı Hilmi’de,
Buz tutan sokaklara inat.
Hep sana ulaşmaktı hedefim,
Hep seni sevmek, seni sarmaktı niyetim.
Bunun içindi ağaç altındaki gölgeye sığınmam,
Bunun içindi nefes almadan koşmam,
Ankara'nın kaygan sokaklarında.
Ankara puslu ve gri bir şehirdi,
Seni tanıyana dek.
Sen bir güneş, sen bir ay, sen bir sokak lambası oldun,
Karanlık, gri ve kimsesiz Ankara sokaklarında ruhuma.
Ve güzel gözlüm,
Sen öyle bir girdin ki hayatıma,
Müslüm Babalar, Neşet Ertaşlar varken masamın diğer ucunda,
Kadehler hep mutluluğa kalkar oldu.
Ve öyle iyi geldin ki yalnızlığıma,
Gökyüzü hiç karanlık olmadı bir daha bu şehirde.
Hep aydınlıktı yarınlarım,
Hep sanaydı umutlarım.
Ne dün gibi çekip gitmeni isterim şimdi
Ne yarın gibi umutlarımı süslemeni.
Ben hep bugün ol isterim,
Yanımda ol, benim ol.
Dokunabileyim tenine, görebileyim yüzünü,
Ve saçlarının rüzgârdaki kokusu hep burnumda olsun,
Bütün çiçekler sen koksun isterim.
Ve elbet
ve elbet toprak olurken bedenim
Yanı başımda seni görmek isterim.
Salim Öksüz
2020-09-29T00:41:46+03:00Teşekkür ederim :)
İbrahim
2020-09-29T00:02:52+03:00"Ne dün gibi çekip gitmeni isterim şimdi
Ne yarın gibi umutlarımı süslemeni."
Kaleminize sağlık. Ankara'dan okuyorum bu güzel şiiri.