Her şeyin bir anlamı var,

biliyorum.

Şu an göremediğim,

bilemediğim ama

bir yerlerde olduğuna

inandığım bir anlam...


Düşmelerimizin,

Kalkamalarımızın,

Savrulmalarımızın,

Köşeye sıkışmalarımızın,

Susmalarımızın,

İmtihanlarımızın,

Kalışlarımızın,

Sonuçlarımızın,

Kendimizden kaçamayışlarımızın,

Umudun ve kırık döküklüğün bir anlamı var biliyorum...


Farkında olmadan ne çok söyleniyor insan. Olmayan, gelmeyen, biten, bozulan, giden her şeye. Ardında yatan anlamlara bir perde çekip üstünü kapatıyoruz. Takılıyoruz sadece sebeplere. Gelene, geçene mırın kırın ediyoruz.

Bozulup çürüyen bir tohum bile filiz vermek için ifsada uğruyor. Tedricen topraktan çıkmaya başlıyor. Yeşeriyor nazenin ince yaprağıyla. Yeni bir vücuda sahip olup anlamını ifade etmeye çabalıyor...


Nitekim bazen kalkmak için düşmek, çıkmak için batmak, filizlenmek için çürümek, yeniden doğmak için ise ölmek gerekirmiş. Bir merdiven misâli gibi tek tek basmak gerekirmiş basamakları. Anlamsız gördüğümüz, lâkin derin mânaların kuyusu olan basamakları...