Bir buluta yükselirim,

İnsanın kinini ısırıklarıyla sorup çeken Anofelleri yağmur gibi salarım yeryüzüne,

Hepsi ölse de, bir tanesi bile kalsa kurtarabiliriz,

Bu devrin 'hastalık' niteliğindeki güzelliğini yayarız birbirimize sarılarak,

Hani hiçbir şey imkansız değil ya.

Misal, Milat'lı Thales gibi,

Antik çağ mı, altın çağ mı, hiç takılmadan,

Piramitlerin uzunluğunu gölgemizle ölçebiliriz biraz düşünürsek.

Yalnız hiç uygun fırsat bulamadım,

Fakat bazı şeyler yazılmaz, dökülür, anlatılır sadece, ve kısaca...

Beni sevimli bulabilirsin bu bakımdan,

Nasıl gereksiz olur, bir bilsen.

Bilgelik değil yaptığımız, haşa,

Susmak denir buna, küsmek denir,

Fakat, huzur içinde yaşayabilmek denir insanlarla,

Nasıl başarıyorsak artık.

Ne yani, anlatmamı mı bekliyorsun,

Keşke yapabilsem,

Başlayabilsem bir yerlerden,

Yapamıyorum ki,

Ne yapayım...

Bir kadın, Ay'ı sevdiğini söylüyor,

Hemen seviveriyorum ben de,

Ne acayip.

Şiirsel dünyama hoş geldin,

Bak, anlamayacaksın duvarlardaki portreleri,

Senin suçun değil,

Resmetmeği beceremedim bir türlü içimdeki yangınla suların sevişmelerini.

Geziyordum öylece kanlı sokakları,

Şehir antika gibiydi, hassas camdan.

"Selam" diyordum, "selam, ey farksızlığı anlayamayan insancıklar."

Selam...