Sen bilir misin?

Yolları,

Denizi, suyu,

Ellerinle kavrayabilir misin?

Göğsümde büyüttüğüm,

İnce hüznü

Sen bilmezsin.

Denizi, suyu,

Severken de gidebilirsin...



Kuytu köşeler gibi,

Kimsesiz büyütmüşsün bir yanını.

Sen bilir misin?

Pıhtıları dolarken kalbime

Buruk sevda demeçlerinin,

Tutunup kalır

Anıya dönüştürmek istemezsin sevinçlerini.

Hüzünlüyken de gülebilirsin...


Oltalar atılır,

Sevinin biçimsiz bedenine.

Aşındırıp tüm kötü, köklü 

Batkın yönlerini heybetli kayaların.

Göğsünde kancalara çaresiz yakınır sevi,

Sen bilmezsin. 

Aklından çıkarmadan da unutabilirsin...


Tez bir çağırımdır

Köprüler kurulur umudun yakalarına.

Giden gitmiştir oysaki, 

Sen bilir misin?

Bükülmez madenlerle kurulanı,

Kayıtsız kalarak da yıkabilirsin...


Muttasıl dudaklarım

Bir izmariti öperken.

Kambur yürürken sırtım

Kısık gözlerimle bakarken suya

Sen bilmezsin.

Göğsümdekileri,

Hiç varolmadan da alabilirsin...

Kana boğmadan da öldürebilirsin...