Gözünüzün önündeki bir gerçeği, olmadığı bir şeymiş gibi gösteren bir grupla karşılaştınız mı hiç? Örneğin size gösterilen iki çubuktan hangisinin uzun olduğu konusunda gözünüzün önündeki gerçek duruyorken, grubun büyük çoğunluğu küçük parçanın büyük olduğunu söylerse ne yaparsınız? Siz de gruba uyar mısınız? Asch, bu sorulara cevap bulabilmek amacıyla bir deney yapmış. 1951-1952 yıllarında yedi sekiz kişilik grupları sırayla birinde farklı uzunluklarda 3 çizgi, diğerinde ise tek bir çizgi olan kart çiftleri gösteriyor. Sadece tek çizginin yer aldığı karttaki çizgi diğer kartta bulunan 3 çizgiden biriyle aynı boyda. Deney sırasında deneklere kart çiftleri gösterilerek tek çizginin uzunluk bakımından diğer karttaki 3 çizgiden hangisine benzediği soruluyor. Deney sırasında Asch, 7-8 kişilik gruba sadece tek bir gerçek denek almış, diğer denekleri kendi asistanları arasından seçmiş ve her defasında verecekleri cevaplar önceden belirlenmiştir.

Tek karttaki çizginin 3 çizginin yer aldığı karttaki çizgilerden birine eşi olduğunu aklımızda tutalım. Deney sırasında her kart gösteriminde denek rolü yapan Asch’in asistanları sırayla yargılarını belirtmekte ve gerçek deneğe her zaman en son sıra gelmektedir. İlk kart gösterimlerinde asistanlar gerçek cevaplar vererek deneğin güvenini kazanmış, sonrasında ise bilinçli bir şekilde yanlış cevaplar vermeye başlamıştırlar. Deney sırasında gerçek deneğin yanlış cevaplardan rahatsız olduğu ancak sıra kendisine gelince yanlış olduğunu bildiği halde gruba uyarak çoğunluğun cevabını verdiği görülmüştür. Çok sayıda deneğin kullanıldığı bu araştırmada her üç denekten birinin katılımcıların yaklaşık %35’inin yanlış yanıtlara uyduğu görülmüştür. Daha önce burada değindiğimiz Sherif’in deneyini hatırlayacak olursak, Sherif orada gerçeğin belirsiz olduğu bir ortam yaratmıştı ancak burada gerçeklik fiziki olarak ortada. Bu durumda Sherif’in araştırması da bireyin gerçekliği tanımlayabilmesi için grubun diğer üyelerinde ihtiyaç duyuyordu çünkü gerçeği inşa edebilmek için elinde herhangi bir veri ya da materyal yoktu. Burada ise fiziksel gerçeklik apaçık ortadadır. Bu durumda Sherif’in deneyinde birey gerçekten gruba inandığı için gruba uymakta iken Asch’in deneyinde birey cevabın yanlış olduğunu bilmesine rağmen gruba uymaktadır. Yani Sherif’in deneyinde düşünsel olarak da birey gruba aidiyet hissetmekte ancak burada düşünsel olarak farklı bir yerde olsa da davranışsal olarak gruba uymayı tercih etmektedir.

           

Bu iki deneyde temel olarak iki farklı olgu incelenmiştir. Sherif sıfırdan bir grup normunun nasıl meydana geldiğini araştırırken Ashc yerleşik bir grup normunun insan davranışına olan etkisini incelemektedir.


Deneydeki verilere bir kez daha göz atacak olursak; toplam 12 etapta gerçekleştirilen araştırmaya katılan katılımcıların %75'i en az 1 kere çoğunluğa uymuş, %25'i hiçbir denemede uyum göstermemiştir. Katılımcıların %63.2'si deneyin yarısından fazlasında doğru cevabı vermeyi seçmiş, %36.8'i ise deneyin yarısından fazlasında çoğunluğa uymuştur.

Katılımcıların %5'i çoğunluğun cevabına her seferinde uymayı tercih etmiştir. %25'i çoğu zaman çoğunluğa uymuştur.

 

Deney sonuçlarına göre deneklerin sadece %25’i hiçbir şekilde gruba uymamışken 36,8’i büyük oranda gruba uymayı tercih etmiştir. Bu ve benzeri uyma ya da her şeye rağmen doğru bildiğinden şaşmama tarzındaki davranışlar aslında uzak olduğumuz şeyler değil. Birçoğumuz buna benzer durumlarla karşılaşmışızdır. Bu davranışlara bir de Asch’in deneyini göz önünde bulundurarak bakmaya ne dersiniz?

 



Kaynaklar:

https://evrimagaci.org/aschin-uyum-deneyi-cikinti-olmamak-adina-hizaya-girmenin-psikolojisi-2421

https://tr.wikipedia.org/wiki/Asch_deneyi

Kağıtçıbaşı, Ç. (1976). İnsan ve İnsanlar. Sosyal Bilimler Derneği yayınları.

https://www.etikblog.com/asch-deneyi-etik-uyum-yoneticilerine-ne-ogretebilir



Yazar: Rıdvan Temiz