Bir sorum var: düşünceyi mi tercih edersiniz yoksa eylemi mi? Hadi birini tercih ettiniz diyelim, bu sefer yeni bir soru ile karşınıza dikilirim... Düşüncesiz eylem, eylemsiz düşünce olur mu? Olmaz, dersek hataya düşmüş sayılabiliriz çünkü zaten düşünmek işi kendi başına bir eylemdir. Ancak ben burada düşünmek dışında başka bir eylemde bulunmaktan, başka bir deneyim yaşamaktan bahsediyorum.


Örneğin; bu satırları yazmayı düşlemek ile yazma eylemi deneyimi arasında fark var. Şimdi "Düşüncesiz eylem, eylemsiz düşünce olur mu?" sorumu kendimce cevaplamaya çalışacağım. Çalışacağım, diyorum, çünkü bu soru tek doğrusu bulunan ÖSYM sorularından değil. Bazı sorular ne kadar cevaplanırsa cevaplansın eksik kalabilir; kişilerin yorumundan yorumuna yanıt değişir, genişler ama hiçbir yanıt yanlış olmaz.


Eğer ben bu satırları yazmayı düşleseydim ancak kaygımdan, "Acaba beğenilir mi?" endişemden yazamayacağıma karar verseydim düşünce olurdu ancak eylem bulunmazdı. Düşünce bir kısır döngü halini alır ve kendini tekrarlayıp dururdu. Kalemi elime alıp boş sayfayı iyi ya da kötü bir yazıyla, denemeyle doldurmaya kalkmasaydım... Bu deneyimi ve ardından gelecekleri kaygımı arttıran düşünceler sayesinde erteleseydim... Düşünce dehlizinde kaybolurdum ki bu da kalemi eline alanlara haset etmemi sağlardı.


Geldik mi aşırı düşünmenin ket vurmasının yanında yol açtığı hayat kalitesini düşürücü duygu durumuna... Buradan duygular ve davranışlar üzerine yeni bir deneme çıkar ancak baştaki soruma geri dönmek istiyorum.

Sizlerin de yüksek ihtimalle anladığı üzere bence deneyimsiz düşünce bir yılanın dilinin ucundaki zehirdir. Peki ya düşüncesiz deneyim...


Diyelim ki biri bana "Bunu yap." dedi ve yaptım... Peki, yaptığım iş neye hizmet ediyor? Birine zarar verebilir mi? Yarar sağlayayım derken zarar vermeyeyim?.. Bunları sorgulamadığımızda neye yarar bir iş yapmak? Bilmiyorum.

Aşırı düşüncesinin eylemi kısırlaştırması, düşüncesiz eylemin köleleştirmesi sorunsalı içinde debelenip duruyorum. Ortalanmaktan başka çare bulamıyorum.