Yüksek 

Yüksek tepelerden bakıyorum sana

Bunu tanı

Yüzümü kestirmeye çalış

Çabala kendince

Dudağında bir damla kanat kendini

Eğil de yere

Kazı tırnaklarınla inatçı taşlara

İsterim

Bu son günümüz seninle,

Ağlasın;

On'un Kasım'ı - Kasım'ın On'u utansın.

Yüksek

Yüksek tepelerden bakıyorum sana

İbrahim peygamber gibi

Haylaz cesarete büründü kefenim bu sabah

Kendi kaşındı ve parasını da nakit aldı

Ah bu gururlu ölüm

Çok ellerimizi korkuttu bizim.

Ağzımı açıp da buna hakkın yok diyemedim

Ne yapsan savunucu bedenim 

Ağzını açıp da

Bir kerecik şirke giremedi.

Yüksek tepelerden bakıyorum sana

Parlak

Sol kulağımda çınlayan son ninni, 

Sağımda Azrail'in kapattığı son kapının sesi:

Makber.

Babamın bile öldüğü o fena günden beri

Seni arıyor gözlerim

Yüksek tepelerden bakıyorum sana

İnsan korkutucu, epey yüksek.

Öleceğini anlayan genç kadın gibi endişeliyim,

Sevgine gebeyim ben.

Bu aşkı doğurmadan ölecek gibiyim.

Korkumuzu kolumun altına dürdüm, eski dostumuzla pek yakınım

Haylaz cesaretin çimdikleri işlemez oldu.

Son tirada vardım, Sadri Alışık gibi.

Bu yüksek tepenin varılacak en görkemli tarafındayım

On Kasım'dan beri nöbetteyim Asiye'm

Bugün son Asiye'm

Ah...

Asiye'm...

Bu erkek gebeliğinin meçhulü sensin

O vakitten beri iki avcumun arasına seni almayı bekledim.

Ay parçası gibi olanım sensin.

On Kasım'dan beri görüşmedik

Bu son günümüz Asiye'm.

Mezarda taşıma son günü bu gün düşecekler

Bunca vakit uzun yol şoförleri gibi kamyoncu muyum uzun yol şoförü müyüm diye düşündüm durdum, sensizlik bitmek bilmedi

Çıkan her fikir benimdi de kabul edemedim

Sanki lisanlar değişti insanlar aynı kaldı da

Ben yine senden gayri kim varsa edemedim

Kendimle bile geçinemedim Asiye'm.

Senin güzelim dudaklarından dökülenlere zamanında çok alış ettim.

Bu çek senetleri, rehber defterleri bir bir süzüldü

Bir sen kaldın Asiye'm.

Yazdım çizdim, ezberler ettim

Kaç kitap varsa nüshalarca

Her sefer sen kutsalsın dedim

Sen kutsalsındır dedim

Değişmek adına neler varsa sefer tası ettim

Ben yemek yapmayı öğrendim Asiye'm.

Öksüz yavrucağım sevdamla beni taşıyan bedenim için hayatta kaldım da hayata tutundum da

Kendime mutfak dili küfürler ettim.

Sana biçilecek değer yoktu, benim Asiye'm

Son ne zaman gelir, hiç kestiremedim

Bu yüksek tepeler On Kasım'dan beri

Hatta daha evvelinden beri senin için güzeldi

Sanki bir sincap oldum tünedim

Güzelliğinin kovuğunda, iki elimi

Kambur belimi kendime uğraştım da kardeş belledim.

Bilirim, harama bulaşan gözlerim, güzelliğinin hırsızı

Nenem bile öldükten sonra, sırf seni "yaşanılacak" ettim kendime

Evden

Ocaktan

Elimi ayağımı çektim

Asiye'm;

Ben vasiyet yazmayı bile beceremedim.

Senden sonra bakkal Raşit de yetim kaldı

Oh olsun dedim, aferin tanrıya

İyi böyle

Gerçekmiş, ispitçiliğin intikamı soğuk yenen yemekmiş

Kış günü belediye gazını kesti herifin.

Dedim oh olsun, iyi böyle.

Ya, işte böyle Asiye'm...

Dram komedi filmi hayatım, hayli yavaş ilerledi.

İlk günler fasulye yedim hoştu, güzeldi

Bayram günü şekerden hararet yapan çocuk gibi,

Üç güne cırladım.

Mide fesadı dördüncü güne merhaba dedi

Hep taze, temiz pabuçlar giydim de ben

Kaç çakıl, kaç çukur varsa senden

Sendeledim.

Kırk yıldır er meydanında koşturan yiğitliğim,

Bu ben "koca oğlan"

Senden yana bucaksız İstanbul'da devrildim durdum, ayakta duramadım

Senden sonra Haydarpaşa bile yandı.

Asiye'm 

Bir ben değil

Bir ben değil

Cihan yırtıldı senden sonra.

Bu türküler Ahmet Kaya'dan

Bu sazlar, semailer 

Şiire gazele gıdım gıdım kurşun yemek, sendendi

Son günaydın, son kez günüm aydı benim

Eşyalarını bana, kendini ele verdin

Sen evlendin de ben davulcuya dayandım ağladım.

Oy Asiye'm

Anca tütün koyabildim keseme

Ben pahaya sığdıramazken seni

Baban bir bağ pırasiye gelin etti.


Nasıl da sevmiştim yıllarca ben seni

Her akşam üstü bekledim yollarını

Elbet bir gün biz yuva kurarız derken, duydum, evlenmişsin sen, zengin bir gençle

Param olsaydı sensiz kalmazdım

Her an düşünüp seni, hiç ağlamazdım

Param olsaydı, aşkım kalırdın

Seve seve yanımda benimle yaşardın.


Yüksek tepelerden bakıyorum sana

Yüksek tepelerden

Çünkü ne yaptı ettiler, yüksek yüksek tepelere ev kurdular

O ev senindi.

Son Sadri Alışık tiradı, Asiye'm

Bu gün son

Ruhumu verdim.