Sana mı daha bağımlıyım şu sıralar yoksa kahveye mi akıl erdirmeye çalışıp, ilk tadışımdan, görüşümden beri düşünür oldum.

Elimde olan son kahve bardağını yitirmek gibi seni kaybetme korkum, ona ne kadar aitsem sana da o kadar aitim galiba.

Nefsimle, nefesimle, seninle cebelleşip bir savaş kazanmış komutan edasıyla sana koşar adım gelme hayalleri filizleniyor ruhumda.

Ama gel gör ki gönlümde kurduğum düşler hep yarım, eksik, çileli, belalı...


Güneş içimde doğana kadar kulaçlarım,

her secdede dualarım, sigaradan her dumanım, kadehte her yudumum sana.

Ümidim, düşlerim, yollarım sana.

Nemalanmaya çalışıyorum senden, dudaklarından dökülen her kelimeyi sevdaya adanmış bir türkü gibi içime sindiriyorum.

Elmayı tadan Havva kadar günaha batmışlık, Habil'e yapılan kadar insafsızlık, şeytanın yaptığı kadar asilik, Adem'in yakarışı kadar kaybolmuşluk bu gönlüme çektirdiğim.

Şimdi batmış bir güneş kadar karanlık sensizlik...