Hatırladığında hala gülümsüyorsun ama hiçbir şey hatırladığın gibi değil. Bu şehrin yürümediğimiz sokaklarında dolaşırken elimde kalan tüm güzel anıları hissedebiliyorum. Her şeye rağmen içimdeki bu gücü kinimden mi, inadımdan mı, gururumdan mı alıyorum anlamıyorum. Ama yenilgilerimi bir savaş haline getirmenin yorgunluğu duruyor hala üzerimde.
Kuğulu Park'ın önüne doğru yürüyorum. Şu köşede fotoğraf çekilmiştik, mutluyduk. Öyle zannetmiyordum çünkü öyleydik. Bebek kuğular büyümüş artık, kuşlar ağaçlara dolmuş. Parkta ilk defa oturacak bank buluyorum. Görüyorum ki senden sonra bana verdiğin tüm tanımlar boşa çıkmış ve ben aylarca öyle yaşamışım.
Sigaramın son kısmını içime çekiyorum. Kalkıp Seğmenler Parkı'na yürümeye karar veriyorum. Büyüdüğümü geri dönülemez bir şekilde anlıyorum artık İlkin. Burada olsan, ''Ateş...'' diye başlayan o çok mantıklı cümlelerini sıralardın biliyorum. Elini her zamankinden daha sıkı kavramazdım onu da biliyorum.
Büfenin önünden geçiyorum, yokuş yukarı çıkıyorum sabırla. Hayatı olağan haliyle kabullenmeyi öğrenmeye çalışıyorum. Çünkü bizi hayata bağlayan yaşamın kendisidir, buna inanıyorum. Sabah uyanmak istemenin, güneşi görmenin, oturduğun mahalleyi sevmenin sebebi yaşamı bilme isteğinden, inanıyorum.