Tanrının bize hiçbir şey borçlu olmadığını düşündükleri için sınırlı sayıdaki seçilmişi lütfun da gereksiz ve Fuzuli olduğuna inanmaktadırlar.
"İyi amelleriyle hiçbir şeyi hak etmeyen Yakup lütufa ermişken henüz bir suçla lekelenmemiş Esav nefrete layık oluyor." (Calvin,1960)
Arminyalılar ise tanrının kendi lütfunu tüm insanlara sunduğunu ama çoğu insanın bunu özgür iradesi ile reddettiğini ve cehennemdeki kaderlerini mühürlediklerini savunurlar.
Augustinusçu'lar,Arminyalılar için "İman yoluyla, lütufla kurtarıldınız. " "...bu İman sizin başarınız değil Tanrının armağanıdır.Kimsenin övünmemesi için iyi işlerin ödülü değildir." "Hatta nihai fark insanların dünyevi yaşamları boyunca yaptıkları üstün özgür seçimlerse bu fark için niye kendilerine pay biçmesinler veya böbürlenmesinler ki ?Neden Tanrının herkese sunduğu lütfu özgürce reddetip cehennemdeki acınızı insanlardan olacak kadar aptal değilmişim hiç değilse demesinler ki " demişlerdir.
Augustinusçu'lara göre Tanrının kurtarıcı lütfu en sonunda karşı konulmazdır ama ne var ki cehennemdeki azap yine de bazılar için korkunç bir kader olacaktır.Bu nedenle Tanrı her yaratılan kişiyi eşit şekilde sevmemektedir ve onun seçili sevgisi sınırlıdır.
Cehennem anlayışları ise;cehennem içinde ebedi azabın dehşeti vardır.Ama bu düzeltme,caydırma anlamında değildir.Yaratıcının lanetlediği varlıkları için yok olmadan yanmayı veya ölmeden acı çekebilme düşüncesini ortaya atmış ve cehennemin metafiziğini ortaya koymuşlardır.