görüyor musun meğer

yanlış akşamların hesabını tutuyormuş

bütün o kalabalıkların

yukarı aşağı

düşüne sıkıla geçmişti oysa saatler

meğer değmiyormuş hiçbir şey

her şey layığında kalıyormuş

yazık...

demek sokaklarında oyun oynayan çocuklarını

çarmıha gererken yine o kalabalıklar,

susacak

unutacak

ağlamayacakmışız bile

ben sefer taslarını

gece vardiyalarındaki kocalarına taşıyan kadınları anımsıyorum

kış akşamlarını anımsıyorum senin

sihirbaz bir rüzgar gibi eteklerine dolanıyordu bütün hüznü caddenin.


avenida pompeia

hayret ve telaş içinde avunmaya çalışıyoruz

akşam rüzgarlarına kapılıyor saçları bak

iş çıkışında yalnız yürüyen emekçi kadınlar

ve sebepsiz bir huzursuzluğun kapısında

şarkılar mırıldanıyor bütün uykusu kaçmışlar

sen aşktan bahsettiğinde

yağmur suları dökülüyor içimize

toprak kokusu pek duyulmuyor

asfalt hezeyanlarında



''como esta a vida?'' diye sordu

küçük bir çocuğa, yaşlı adam,

hayat nasıl?

''ta feliz?'' diye ekledi

mutlu musun?

vereceği cevabı önceden bilir gibi

olgunlukla başını kaldırdı çocuk

''mais e menos" dedi

bir kez daha mırıldanarak

"mais e menos senhor"

fena değil bayım.


sabahtı ve çok bulutluydu, çok kusurluydu gün

çatlak bir camdan dışarıyı seyredenler için

oysa sabah sohbetlerinden

keyif almadım hiç bir zaman

sabah sorulmuş sorulardan haz etmedim

uyuyup başka yerlere gidip

uyanıp tekrar bu dünyaya döndüğüm için mi?


şimdi caddene çıkan sokaklardan

kendime bir yol arkadaşı bakıyorum

vaktin kanadığına şahit oldum kaç kez

kaç kez kalbimi yokladım

yemin ederim...