Bir kadeh şarabımı koydum, evimin balkonunda huzur ve güven içinde bir şeyler yazmaya başladım. Bana kendimi her daim değerli hissettiren, gözümün içine bakan bir eşim, birbirimizi huzur, mutluluk ve neşe ile beslediğimiz bir ilişkimiz var. Beni çok seven ve yetiştirirken de sevildiğimi hissettiren bir anne babanın evine tek kız çocuğu olarak doğdum. Okuduğum okullarda, bulunduğum ortamlarda, beraber olduğum kişilerin arasında bana karşı bırakın tacizi, saygısızlık eden, en ufak rahatsız edici tavırla beni kadın olduğumdan dolayı kötü hissettirecek birilerine denk gelmedim.
Ben bunlar için her gün şükretsem yine yetmez biliyor musunuz? Çünkü şu an birçok insan belli bir ideolojiye inandığı, iyi bir eğitim aldığı ve ortalamanın üzerinde bir geliri olduğu için kendini azınlık sanıyor ya. Asıl azınlık kimler biliyor musunuz? Bu ülkede özgürce çalışan, kimseye bağımlı olmadan, huzur içinde, tacize uğramadan sokakta yürüyen, evine istediği saatte neşe ile dönebilen kadındır. Evine döndüğünde kendisini güler yüzle karşılayan, ev işlerini, hayat ile ilgili önemli kararlı eşi ile verebilen, özgürce düşündüğünü söyleyen, istediği kıyafeti dilediği gibi giyebilen kadındır. Asıl azınlık, kimseye vücudundaki kıldan, göbeğindeki yağdan, bacağındaki selülitten, yaptığı sporun maskülenliğinden, giydiği eteğin feminenliğinden dolayı hesap vermeyen kadındır.
Nereden mi biliyorum azınlık olduğumu? Her gün bizim haberini duyduğumuz ve duymadığımız, kaç kadın tecavüze, tacize uğruyor? Kaç çocuk gelin, dayılarına, amcalarına bir taciz sonucu gelin yapılıyor? Kaç kadın sarhoş babasından, sevgilisinden, kocasından dayak yiyor? Kaçı ekonomik bağımsızlığı yüzünden fiziksel veya duygusal şiddete maruz kalıp susmak, katlanmak, dayanmak zorunda hissediyor? Evet ben evimin balkonundan bunları rahatça yazıyorum ama gel gör ki ben de bir insanım. Vicdanım, aklım, kalbim, beynim bu olanları hazmedemiyor. Empati yapmaya yüreğimin dayanmadığı şeyler, bu kadınların gerçekleri, hayatları. Olanı değiştiremiyoruz biliyorum ama bir dileğim var. Dilerim ki bugünden sonra bu ülkede bir ailede bir erkek çocuk doğduğunda ifadelerimizi dönüştürebiliriz, çevremizde gördüğümüz zaman uyarabiliriz. Ağam, paşam, benim aslan oğlum, büyüyünce ne canlar yakacak, göster nasıl erkeksin sen, bağır bakalım sesin çıksın erkek gibi… Her çocuk anne babasından duydukları ile kodlanır. Kendileri ile ilgili fikirlerinin birçoğu aslında anne babasının, akraba ve çevresinin fikirleridir. Bir koca toplumu dönüştürmek, bir aileden mi başlar? Evet başlar, insan bile tek bir hücreden meydana geliyor, neden düzeni değiştirmek senin evinden başlamasın?