azize beni yine şairlikle suçlayacaklar

boğazımıza taş koydun diyecekler

diyecekler ki kırk sene önce

unutmak için yeminler ettiğimiz ne varsa

buldun çıkardın, önümüze bıraktın diyecekler

yalvarıyorum anlat onlara

hatırlatmak için değil

yemin ederim değil

ben ne yaptıysam, mıh gibi kazınsın istediğimden vicdan azapları

zift gibi bulaşsın ayaklarına da yürüyemesinler


azize, şeytanımı gördüğümde

inandım topraktanlığıma

sorarlarsa un ufaktı ama dimdik ayaktaydı de

her şeye şahitlik ettiğimi söyle 

şahitlik ettim bu buzdan çağa

nefret ettim, delice sevdim

en kurak dönemde filiz vermeye ant içtim


azize, güçlü kadınlar yetiştirdim

kalplerine sevgi yerleştirdim, acı iliştirdim

bir gece yarısı kendi omuzlarını öpmeyi

elmasa dönüşmese de kömürü sevmeyi

ben öğrettim onlara

şarkın da garbın da içkin olduğunu insana

harbin de sulhun de insan uydurması olduğuna

ve en mühiminin yalan söylememek olduğuna aynalar karşısında

eteklerimin dibinde inandılar


azize ben kötü bir insan olmadım hiçbir zaman

ne her şeyi bildiğimi iddia ettim

ne dünyayı değiştirdiğimi

hayatta bir şeye inandım, bildiğimi anlattım

gerçekleri en önce kadınların ellerine bıraktım

şimdi seni uyarıyorum azize

uyarıyorum çünkü çoktan şahit oldum parlaklığına

kalbini isteyecek, bu kalp benimdir diyecek

diyecek ki senden âlâ ışık yok cihanda

gözlerine bakacaksın, ona inanacaksın

yine de hepimizi bekleyen deprem geldiğinde

önce kendi başını koruyacaksın

çünkü onun ellerini nereye baksan

nereye baksan

bulamayacaksın.


azize biliyorum hep düşüneceksin

bir ranzanın alt katında, eskimiş sarı bir koltukta

neyden korktuğumu bilseydi diyeceksin

nasıl aşık olduğumu ona anlatabilseydim

korur muydu kalbimi, korur muydu

kalbin sana emanettir azize

yalvarıyorum sahiplen de bırakma onu


azize, duydum, gücünü kaybederken ismini nefretle haykırdı şeytan

dizlerinin üstüne düştü, yörüngesini kaybetti gözleri

bütün umutlarını sana bağlamıştı

özür dilemedin

azize, gördüm, gülümsedin.