babam sağ olsa
sol tarafından kalkardı bu sabah.
ağzını yel almış annemin,
kuru bir gürültüyle uyandı.
içine çektiği hava öksürürken, öleceğini bile bile yaşlanmayacak gibi bakıyordu.
elin oğlu,
ateşi bulmadan,
otuz dokuz dereceden gün aldık.
annem ölmeyi düşünmediği zaman çok güzeldi,
çiçek al dedi bana bu sabah,
haddim değil dedim.
annemin içi rahatladı
dışı da öyle
dünya da rahattı muhtemelen
özür dilerim
bilinçaltımda uyuyan papatyalar vardı.
anne dedim; saçlarını boya
saçlarım kırılıyor dedi, babanla yatağımızda
yaşlı bir adamın öksürdüğünde sökülen ciğeriydim.
babam sağ olsa,
soluklanırdı bir süre.
bir çocuk var
evlense üç çocuk sahibi bir babaydı şimdilerde
annesi yok, babası da öyle.
annen olabilirim dedim bir an
atlas okyanusu'nda bir kayalıkta oturur gibi düşündü.
hiç değilse
bir hiçsin dedim
piç gibi baktı.
insan babası yerine güvercinleri koyabiliyor sadece, der gibi baktı.
annen olabilirim dedim,
hiç değilse-m
annem şimdilik ölmesin gibi baktı.
aklıma çiçekler geldi,
haddim değil dedim
içi rahatladı, dışı da.
kendi sesiyle çiftleşen bir güvercin gibi rahatladı.
adına sahip çık dedim
nüfus cüzdanını çıkarıp adına bir piç gibi baktı.
yüzündeki ıslaklığı yağmura yordum,
ben yoruyordum
o yoruluyordu.
yağmur yağmasaydı yine yaşardı
biliyordum.
inanmadığı allah'a şükrediyordu,
ben, dedi;
altı yaşımda öldüm,
ayağımda otuz numara ayakkabıyla.
karnımdan vuruldum
alnım yeterince açıktı
biri elini uzatsa kalbimi tutardı
tutmadı değil
tutuşmadı değil
tu.
biri elimi tutsa
kafamın içinden tavşan çıkarırdım.
mümkün değilse, allah bizi üzer.
hepimizi üzer
bir
bir üzer.
rahman ve rahim olmakla beraber.