tüketiyorum kafası güzel günleri
mülteci hisler meyhanesinde
içiyorum ölü uyandıran içkisini
yas tutar gibi düğün evinde...
günde üç öğün seni düşlüyorum
aç geleceğim ve tok geçmişimle
tüm rezil sırlarımı mühürlüyorum
kasıntı cümlelerimin eşliğinde
yaşanmışlıklarım dağımda iz sürüyor
seni buluyorum ceylan sürüsünde
avcıların en soysuzu bana gülüyor
güneşim, savaşsız zamanın derdinde
masumdu tablosunu çizen ressam
kafesteki tutsak ağacı çizdiğinde...
yüreğinde gördükleri hep tastamam
ağacını terk etmeyen kuşu görünce
okuduğum kitaplarda isyan çıkıyor
yıkılıyor sözcüklerin binası şafakta
varlığın sayfalarca dizemi kaplıyor
diriliyorum başıboş şiirlerin yalnızlığında.
seviyorum seni utangaç ayazda
kutuplarımı ısıtıyor yaşlı eskimo
tutuyorum elini sessiz karanlıkta
vuslat kuyusundan çıkan benim o
içimde uzanır sevgiden köprü
bir yolcu gider, bir yolcu kıy(a)met bilir.
taşır üstünde nice narsist ömrü
yolun anlamını çözemeyen incinir.
uyandım yine anlamsızlıklar ülkesinde
sadece sen olan anılara sarılarak
bayrağın dalgalanıyor başkentimde
işgal ordunun sevdasına inanarak.
Küsuratsız Pi
2020-07-29T00:09:34+03:00Teşekkür ederim
Symphony
2020-05-24T00:39:25+03:00Kaleminize sağlık, harika bir şiir.