Neylesin yüreğim elinde kalmışsa bir sancılık ağrı,
Gözlerimden bir sisli sabah göçebe kuşlar geçti,
Anlamadım sessizce fısıldadığını hayatın,
Canın acısada kusura bakmaya devam ederse ellerin,
Yangında seslendim sana, yetişmedi neyleyim.
Ansızın hayat planlarını atarken savrulur tüm kâğıtlar,
Yere üç elma düştü her biri ayrı ayrı senmiş gibi,
Hakikati görmez, aynıysa inandıkları gün sonunda
Beni anlaman gerek diye seslenirken anlamayı denemedin,
Öyleyse vurduğun kapı saçılır diğer kapılara iz bıraksın,
izler bir evi yıktı, uyurken yatağında geleceğin
Geçmişle şimdi arasında ezildi hayallerim,
Yarın dediğin dünün bugünü değil midir?..
Üç gün verilmez, gece kalem susarsa yazmaya
Sen yatır şimdi ağrını misafir koltuğuna.
Kafanı çarptığın duvarlarda düşlerim kaldı benim,
On parmağımdan çeken on yürek, istemem kalsın.
Yürekli ama sanrılarınızın yüreksiz hakikati,
Şimdi gözlerimden uzaklara yolcu gerek,
Ayaktayım ama unuttum gitmeyi.
Yansın biriktirdiğin ne varsa zihninden yarınlara
Ben bir çocuktum ve büyümeyi öğretmediler bana.
Içimde büyük bir can havliyle sana,
Seslenmiyorum, biat değil isyandır bu.
Şimdi başıboş gökte parıltılar,
Sen tak
dediğin yıldızların vardı bir ara uğra da al.
Sana yadigâr sayfalarca seviyi,
Bir ateşle kül ettiysen içinde eğer ki
Yüreğindeki ağırlık sırtına kambur olursa
Yırtılmış bir parça biatı, zihninde ansızın yer bulursa
Son kez bakarsam irislerine heyecandan kaçırdığım,
Canım acıtır canını, batarsa gözlerimdeki kırgınlık.
Yangından seslendim sana pişmanlık dedin...
Yandım.
Pişmanlık dedin pişmanlık dedin neyleyim.