Her bir yeni günde düşünürüm. Neden maruz kalmak zorunda olduğumu bu kötülük dolu insanlara, ve düzene ve evrenin ta kendisine. Umutsuzluk dolu içim. Hayal kırıklığı. En çok da öfke. Nasıl aşacağımı bilmiyorum. Ve belki en kolayına kaçtığımı düşüneceksiniz. Kendimi öldürmek istediğimi duyunca. Ama ne yapayım bir yer edinemediysem şu dünyada. Kimseye anlatamadım mutsuzluğumu. Zaten onlar da pek anlamak istemedi. Saatler günler geçiyordu, ben yalnızdım. Saatler günler geçiyordu, ve ben daha yalnız oldum. Güzel hayaller kurduğum da oldu tabii. Umut dolu bir gelecekle kendimi kandırdığım. Fakat yorgunum, siz de anlayın beni. Hiç kimseyi, hiçbir şey için suçlamıyorum tabii. Fakat yine de el ele verip de beraber aşamadıysak bazı sıkıntılarımızı, aşamayız da. Bunu çok kez deneyimleme şansı yakaladım. Hep koca bir hayal kırıklığıyla sonuçlandı. Ben sığamadım o hayal kırıklığıma. Mutsuzluğuma taştım da taştım. Tüm kötü hisler birer birer yığıldı üzerime. Ne nefes alabildim rahatça, ne gözüm gördü güzellikleri. Varsa yoksa acı, öfke, yas, sinir, sıkıntı, stres, hayal kırıklığı, umutsuzluk ve dahası.
Kalbimi sakinleştiremedim hiç. Hep hızlandı. Geceleri beynim uyutmadı beni. Düşünceler, bir bir yokladı günün herhangi bir saatinde ya da anında. Ya da kiminleysem, hissedemedim ufak bir huzur, ya da sevgi. Varsa yoksa nefret, varsa yoksa kötülük.
Bu doğallıktan yoksun dünyada, kendime rahat bir yer bulamadım, üzgünüm. Her geçen sene daha da ait hissedemedim. Birine, bir ana, yere hatta belki minicik bir eşyaya bile. Canlı cansız ne varsa çevremde, git gide silikleşti. Eski anılarım gibi, bu sefer o an sahip olduğumu zannettiklerim bile yok oldu gözümden. Zamanla var olamadı bile.
Artık ne için yaşadığımı anlayamıyorum. Sakın eskiden anladığım düşüncesine kapılmayın. Eskiden yalnızca bu konu üzerine düşünemeyecek kadar hovardaydım. Ah ne isterdim, düşünemeyen bir yaratık olmayı! Eskiye dönüp, düşünmenin ne olduğunu bile bilmediğim zamanları, ah ne çok isterdim işte oraya gidebilmeyi.
Kendimi kısıtlanmış hissediyorum. Kötü insanlar, kötü adalet, kötü eğitim ve kötü bir dünya tarafından. Kimseyle de oturup konuşamadım bu sıkıntımı. İnsanlara hep çok abartmışım gibi gelir. Kendi üzüntümü bile fazla görürler bana. Ben kendi gözyaşlarımda boğulurken, gülüp eğlenirler yarınlar yokmuşçasına. Çok üzgünüm. Belki pek de çabalamadığımı düşüneceksiniz. Henüz hayata bile atılmadığımı belki. Fakat ben mutluluğu mümkün bulmuyorum. Bu pis dünyada, kalabalıktan ve sesten kendi zihnimdeki sesimi, fikirlerimi duyamıyorum. Kendime saygımı yitirdim her şey ve herkes yüzünden. Evet sizi suçlar gibi görünebilirim. Fakat hiçbiriniz aslında kendiniz değilsiniz. Ne kendi düşüncelerinizle hareket ediyorsunuz, ne de yaşayabiliyorsunuz istediğiniz hayatta. Hatta sizin, istediğiniz o hayat bile gerçek değil aslında. Ah ne öfkeliyim! Öyle bir işliyorlar ki sizin beyinlerinize, belki sahip olmadığınız düşünceleri bile sokuyorlar kafanıza.
Bunun için sizi suçlamıyorum. Bu yapmacıklığa, oyunculuğa ve bu sahtekarlıklara ayak uydurup uydurmamak tabi ki sizin seçiminiz. Fakat benim de bundan etkilendiğimi, asla göz ardı edemezsiniz. Kendinizi suçlayın, eğer ki suçlamak isterseniz. Üzülün, pişman olun hatta ağlayın dilediğiniz gibi.
Samet Karabulut
2023-07-29T12:32:45+03:00Türkiye'deki her 10 kişiden 9'unun iç sesi gibi. Sanki her cümlede kendimi gördüm. Sanırım 21. Yüzyılın vebası bu psikolojik huzursuzluk.