Kıyamet nedir,
Hep sorardım...
Şimdi senin gözlerinde görüyorum...
Şarkılar yazmayı,
Okumayı,
Söylemeyi
Ve dinlemeyi özledim.
Şimdiyse,
Son zamanlarda,
Kafamda sadece boş bir melodi var...
Bazı şeyleri hiç değiştirmedim,
Çünkü sen seviyorsun.
Evde hâlâ kurşun kalem saklıyorum,
Belki geri dönersin.
Bana asla geri dönmesen de,
Ben anılarımızı saklayacağım...
Bazen senin hep sevdiğin gibi derinlere dalamıyorum,
Daha yüzeyden taşıyor bazen sözler.
Umrunda değil şimdi bunlar ama olmalı,
Canın yansın diye değil,
Canım yanıyor diye söylüyorum.
Belki de öylece silip atmamalıydın,
Belki de verdiğim kalemi saklamalıydın.
Değeri büyüktü ama sana vermiştim,
Çünkü sen daha değerliydin,
Sen canımdan değerliydin,
Belki hâlâ öylesin,
Belkileri de bazen öylesine yazıyorum,
Kafamdaki ihtimalleri bilmemen için...
Şu sıra daha bir fazla karıştım.
Belki biraz evden dışarı çıksam,
Ya da geceleri şarkılar dinlemesem,
Daha iyi olurdu belki,
Bu sefer gerçekten bilmiyorum.
Seni her gece rüyamda görür oldum,
Epey sana benzedim sanırım...
Yine de sen gibi sevemiyorum ben rüyaları,
Gerçeklerde bana uzak olduğun için tepki,
Rüyalarımda uzak duruyorum senden,
Hatta kavga ediyorum, "git" diyebiliyorum.
Fakat her sabah uyandığımda pişman oluyorum,
Neden yapıyorum anlamıyorum.
Konu sen olduğunda o kadar öngörülemez ki,
Hiç bir şey rayında gitmiyor,
Rüyalar, hayat, hatta hayaller...
Hepsinde ortak,
Bir anda ortaya çıkıyorsun,
Sana bağlanıyorum,
Ve yıkıp yakıp gidiyorsun.
Buna daha kaç kez katlanmalıyım,
Asla bilemeyeceğim kesin.
Daha kaç kere yazmayacağım diyip
Sonra hep tekrar yazarım senin için,
En azından bunu bilmeyi isterdim...
Güvercinler, martılar,
Mumlar ve şaraplar,
Kediler ve sonbahar,
Hepsi çok merak ediyor geleceği.
Her seferinde geri dönmeyeceğini söylüyorum,
Merak ediyorlar;
"Neden yazıyorsun o zaman" diyorlar.
Buna karşılık yalnızca susuyorum.
Çünkü onlar,
Senden sonra ne kadar yanlız kaldığımı,
Anlayamazlar...