canım bak ben kötü birisi değilim

kötü birisi olmak istedim ama

babam buna izin vermedi

ciklet çalamadım bakkaldan

kuş vuramadım hiç günah diye -iyi ki de vurmamışım-

sadece birkaç sümüklü böcek ezdim dağda bayırda -keşke ezmeseydim-

elimdeki kocaman yapış yapış taşla

koltuğumun altına sıkıştırıp kinle yumruklayamadım birilerini

çocuk acımasızlığını tadamadım -iyi ki de tatmamışım-

ama bak çok dayak yedim şu arka sokakta

arkadaşım elindeki cam parçasını yere atıp kaçtı

gelip kimse de aralamadı

canım bak babama da söyleyemedim ikimiz de çok gençtik


o gece üzerimi örten kimdi seçemedim tavuk körlüğünden

o arkasını dönüp giderken sırtından öptüm onu

o her kimse işte canım

hatırlamıyorum

hisli bir çocuk olmak istedim ama

babam buna da izin vermedi


gece yarısına tam on dakika kala

ciğerlerime dolan dumanı tahliye etmek için çok az vaktim varken

zifte bulanmış bir serçe bedenimden ayrılıyor

anlayamıyorum nereden peyda oldu

kovalamaya da hiç mecalim yok

bunlar olağan durumlar hep canım

bazen kendini şair gibi hisseden

boktan insanların içinden kopup giden bir serçe olur

ve

acımasız piçin biri o serçeyi vurur