Biraz gariptim ben

Bir parça, herkes kadar.

Çok gezdim.

Yani öyle sanırdım.

Ne kadar küçüksen sonuçta

O kadar büyüyor dünya.

İzimi kaybettim bittabi

Köksüzlüğümde insan ılıklığından

Uzaktaydım güneşi unutacak kadar.

Güneşe hasret filizli körpeliğimde

Yanabileceğimden habersizdim yani.

Özledim.

Güneşi, kahkahaları, tadını yaşamanın.

Birlikte kelimesinin hayaliyle

İnceldim, inceldim  öyle ki

Sözün tadında kanayabilirdim.

Hiç bilir misin?

Sıcaklıktan öte insanlar

Hep biraz çocuk kalırlar.

İçlerinde incecik bilekli

Mahzun gözlü baykuşlar.

Ondan mütevellit

İhtimalin peşine

Yürüdüm yumurta kabuklarının üstünde

 Ya da incelip kırılan bende belki

Fark eder miydi nerede olduğu gerçi?

Samimiyetle estim kapılarına

Kalbimde yoktu fenalık.

Neden olsundu ki?

Yeşilken geçmez karanlık yüreğinden.

Çürüyene değin fenalıktan şüphelenmez insan.

Çabaladım ben,

Güneşe varmak , kelimelerin ardındaki

Küflü niyetten uzak kalmak için .

Çabaladım ben bulutsuzluğa inan.

Ama nedense vurdular beni.

Vuruldum samimiyetimle

Her seferinde sapmadan.

Patvatsızdım başlangıçta bir ihtimal.

Saklamazdım ama tek duyguyu

Koydular yüzüme maskeyi

Konuşurdum yüreğimce

Artık dilimde sadece

Yılışık manasız kelime dizileri

Evvelinde şüphesizken

Kalbimde gölgeyi arayan şüpheci bir kedi.

Söyle şimdi

Ben miyim kötü olan?

Yoksa onlar mı çamuru göğsüme koyan.