Bir zamanlar yumruklayan göğsümü, bir atışın, şimdi içine kapandığı bir yerdeyim.


Bir gecenin soyunduğu, ulaşamadığı güneşe, karanlığının tam ortasındayım.


Yürüyen bir gürültünün ve uzayan git gide, çoğalan ve çoğaldıkça yankılanan zaferi, bir ordunun tam karşısındayım.


Düşsün bakışlarım bakışlarınızdan. Anlatsın korkumu saklayamadıklarım. Anlatsın gerçeğimi, bir bir sakınmadan, saklanmadan.

Ben etimle kemiğimle burada, bu büyüyen karanlığın tam altındayım.


Sakladığım bir sır bile yok.

Öyle geçmişim bir kalabalığı ezerek, öyle çekmişim elimi eteğimi sizden.


Ne yöne baksam bir ihanet yumruğu yiyorum tam solumdan, akıyor soluğuma doğru tuzak bir ağrı.

Yine de çıkarmıyorum sesimi. Mütemadiyen bir sessizlik alıp başını gidiyor içimde.


Bir duvar var tam içimde.

Hepiniz çakılıyor ve kalıyorsunuz tam orta yerine. Şaşırarak ve kızarak. Konuşmuyorum. Bir ağrının dinmek bilmediği yarasının tam içindeyim ben.


Sakladığım bir sır bile yok.

Neyim var, neyim yoksa tam karşınızdayım.


Kaçamıyorum. Bir pençe gibi takılı kalıyorum bakışlarınıza. İzim silinmiyor. Susuyorum ama haykırıyorum da. Duyamayacak kadar yakın, anlayamayacak kadar kalabalıksınız.


Bir yol yürüyorum. Ayaklarım çivili bastığım toprağa. Yine de uzaklaşıyorum sizden. Görmüyorsunuz.

Yürüdükçe büyüyor ıssızlığım.

Yürüdükçe büyüyor kalabalığınız.

Ben şimdi, gerilen ve incelen, inceldiği yerden kopmaya hazır sabırsız bir ipim.


Ben bir yolun sonuyum.

Önümü göremez, yüzüme bakamazsınız.

Sakladığım bir sır bile yok.

Öyle ortada, öyle açık ve savunmasız bir hedefim ki, vurmayı akıl edemezsiniz.


Ne düşüşlerim ne ayaklanışlarım var hatrımda.

Ben sade bir şimdiyim karşınızda.

Dünün hatrı yok, yarını beklemiyorum.

Ne olduğum ne de olacağım var düşlerimde.

Ben yalnızca gördüğünüzden ibaretim.


Sakladığım bir sır bile yok.

Aynaları kırdığım o yerden geliyorum.

Şimdi batan göğe, acıtan güneşi ve çeken gündüzü, değiştiren rengini aydınlığın, adımlarımı kanatan bu cam kırıklarıdır.


Ben bir sessizliğim.

Uzanıyorum boşluğa ve bir sese koşuyorum.

Yetişemiyorum bir gürültüye.

Yetişemediğim ne varsa arkamda kalıyor, yolun sonunda anlıyorum.


Dönüşüyorum ve uzuyorum git gide, çoğalıyor ve çoğaldıkça yankılanıyor sessizliğim.

Ben şimdi tam karşısındayım, ben'in.


Sakladığım bir sır bile yok.

Bütün çıplaklığımla, yetişemeyen kendine, bir aydınlığın tam altındayım.