Koşturmak bana göre değil
Emin adımlarla ilerlemek isterim her zaman
Böyle yaşanmazmış hayat
Düşe kalka gördüm sonunda
Emin adımlarımda
Bacaklarımı kırarak öğretti bunu bana hayat
İnsan terk etmeli mutsuz olduğu yerleri
Bana göre değil derdim
Mutsuzluğa sabır gösterip yaşamak
Bir yolculuk yeterliydi kurtulmak için
Ama hayat gömmüştü kalbime mutsuzlukları
Her karardığında hava
Zombiler gibi uyanır mutsuzluk mezarlarından
Yeni doğan umutları yerler geceleri içimde
Bir yeni başlangıç için
Neleri feda etmeli önce insan
Kendini diye yanıt verir
Kalbime gömülü zombilerin tanrısı
Kendimi her feda edişimde
Daha mutlu olacağımı hissetmem
Beklentileri boşa çıkartıyorken
Bir bir öldürdüğüm benler
Aslında birer zombiler
Kalbimdeki mutsuzlukların hepsi
Eskiden sahip olduğum benlikler
Her vazgeçişimde kendimden
Bir daha gelmez sandığım
Eski alışkanlıklarım
Kokuşmuş bir halde çıkarlar karşıma
Kim kaçtıkça bırakabilir ardında
Her adımda bir parça
Kendinden bir hatıra geride
Bazılarımız gidemez bile uzaklara
Uzanan zincirleri yok sayarlar
Bir ömür boyu zincirlerini
Çekiştirerek uzaklaşmaya çalışırlar
Ta ki içlerinden bir ses dön geri diyene kadar
Zincir çekiştirmeye başlar kalplerini
Oldukları yerde çakılır
Daha ileriye varamazlar
Peki nedir bizlerin bu zinciri?
Diye sorunca kendime
Cevabımı düşünmek bile istemez zihnim
İkinci bir defa daha karşılaşmak istemem gerçekle
Öğrenilmiş bir bağlılık kendime duyduğum
Kurtulmak mı kendimden?
O zaman bir hiç olmayı göze almak gerekir.
Hiç olmak...
Bazen daha değerlidir olmamış olmaktan.
Hiç olmamalı mı?
Hiç olabilmeli?
Diye sorgularken bulurum kendimi.
Bir şey olmaya çabalayan bunca insanın içinde
Hiç olmak için uğraşan ben...
Bir gün hiç olmamış olabilmekten korkarak
Kendimden uzaklaşıp
Kendime saygı duyarak
Kendimle başa çıkabilmeyi öğrenene kadar
En zoru da bu zaten bizler için
İnsan en çok kendiyle başa çıkamıyor çoğu zaman
Tutkularımızı yenemiyoruz
Öfkemizi kontrol edememek bozuyor dengemizi
Sendeliyor ve düşüyoruz.
Tembelliğimize tutsak oluyor
Her geçen gün bir yılanın içinde
Semiriliyoruz.
Sahip olamıyoruz kendimize de
Kendimizin sahibi olamamaktan yakınmıyor buluyoruz kendimizi.
Bize ne söylenirse söylensin inandık yıllarca
Kendimiz sandığımız bu yalanlar
Ve gün geçtikçe büyüyen üzerimize oynanan oyunlar.
Bizi gütmekten keyif alan bu öğrenilmiş adımlar
Bizi biz yapmayan
Düşünülmüş atılımlar
Bize yol gösteren arzular
Bizi uçurumlara iteklerken
Kendi adımlarımızla gittiğimizi zannediyoruz.
Adım atmayı bırakmalı önce
Sonra izlemeli geri adımlar.
Küçülmeli insan önce
Her geri adımda
Gülmeli sana insanlar
Bunu göze almadan
Hiçbir adım senin adımın olamaz asla
Çünkü alışılmadık olana
Güler insanlar
Ve asıl düşünebilenler
Alışılmadık şekilde geri gidebilenlerdir
Şan, şöhret, zenginlik
Ne varsa alışıldık
Bizden bir parça değillerdir
Bizim parçalarımızı ele geçiren birer virüs
Kanser etmekle yükümlüdürler bizleri
Kaplar zihnimizin ve kalbimizin her köşesini
Zevk verir yok oluşa götüren anlar bizlere
Ama çok geç olmadan geri basmak lazımdır.
Bizim için güzel hiç bir şey yok ileride
İyi baksınlar geriye,
Varanlar sağ salim istikametlerine
Ne var ne yoksa güzel olan her şey
Hep kalmış olur gerilerde bir yerlerde.
Hızlı yaşak alsa da kederi üzerinden
Sona gelince hatırlayamamak
Üzgün bir yaşanmışlıkla anımsatır hatıraları hepimize
semih tolga çınar
2022-07-18T03:06:35+03:00Tesekkurler melis 🙏
Melis Yüksel
2022-07-14T00:52:56+03:00Günlükten ziyade biraz daha üzerinde durulsa şiir olacak bir yazı olmuş, kalemine sağlık