Ben ve Ben arasında.
Sessiz adımlarla giriyorum içeri. Kendi başucuma oturuyorum kendimi teselli etmeye. Yataktaki ben sürekli konuşuyor, yakınıyor, avazı çıktığı kadar bağırıyor. Bir dizi sorunlarını haykırıyor. Orada, burada, şurada, her yerde cevapsız kalmış binlerce soru soruyor. Arada bir yorgun düşüyor konuşmaktan. Hastalıklı gözlerle diğer beni süzüyor. Bir yankı bekliyor belki. Başucunda oturan ben ise bir o kadar sükût içinde. Belki ifritini çoktan yenmiş o artık, içtepilerine de karşı koyuyor. Kılını bile kıpırdatmıyor, mimikleri dahi belirsiz, öylece bakıyor. O kadar umursamaz ki karşısında kendinden birkaç sözcük dilenen kendini hesaba katmıyor hiç. Aslında ikisi de biliyor bu oyunun böyle son bulacağını. Defalarca oynanmış epey rağbet görmüştü. Her ikisi de üstesinden geldi yine. Böylece yataktaki yorganın altına giriyor, diğeri ise insan içine çıkmaya hazır... Kapıyla birlikte perde kapanıyor. Bu trajedinin kahramanı benim. Belki de hiç olmamam gerekirdi.