küflü bir baş ağrısını tetikleyen nezaketle
ağır aksak ritimler çalan şu çığlıksı lodos
ve hırçın boynundan façalı yer yüzüme inmiş
idam gibi üstüme mesafeler kusan sahipsizliğim
yoksul yoksul yutkunuyor karşımda bir sandal yarısı batık
ve elimin tekinde vesikalık bir gülümsemenle yazıklar olsun bana diyoruz
kim bilir bu sancıma şahit olan kaç bahar güller tükürdü tabanlarıma
dedim ki yorulmalı yanmaktan evlerin ışıkları artık
öfkeli dualar gibi kekeledim ince belli bazı şarkıları
uçmamalı şu martılar
geçmemeli artık bu manzaradan vapurlar
çünkü sadece benim yalnızlığımla kederli geberecek bu deniz
ve beni bir bıçak yapıp şu şehrin boğazına dayayan gencecik bezginliğim
ve beni bir bıçak gibi sadece kendimi kesmeye yetecek sabırdan keskinliğim
tutmayın beni ve belli ki düşeceğim
ve belli ki kendini parçalayacak kadar iyiliklerle doldurmuşsunuz kalbimi
Aykut Akgül