Portatif bir cam sehpanın üzerinde duran ve kravatını düzeltirken yanında ki ince siyahımsı dumanın bıraktığı dağınıklığa bakan bir karınca.
Korkunç bir anastezi örneği midir fikirlerin yalınayak vaziyette çarpıştığı bir ihtilal mücadelesine tanık olmak?
Ya da bacaklarını hafifçe kırıp bir labaratuar deneyinin içerisinde belli bir argümanın zayıflığının tartışılması?
Neyse bu su oluklarında biriken hareketsiz ve cevapsız soruları geçelim.
Saman sarısı renginden bir düşünce karınca kararınca varlığı ile plastik bir kabın içerisinde.
Dehlizin yanında karmakarışık duran iskambil kağıtlarından bir farkın olmadığını söyler gibi bakmakta.
Konu metafizik kurallarına dahi kapalı.
Başparmağın ile tavanda asılı duran limon kabuklarının karıncalar tarafından neden bu kadar sevilmediğine yönelik belli belirsiz işaretler sergiliyorsun.
Çocukken neden sevilmediğin bu konunun dışında.
Avuçlarının içerisinde bulunan inorganik bir bileşiğin kafanda oluşturduğu o müthiş tepkimesi.
Çek bir iskemle otur diyorsun,otur hele bir.
Sonra rahatça boş duvara baktığım bir anda " anamdan emdiğim sütü bilirim ki burnumdan getirirsin".
Üstelik literatürde bu bir cinayet silahı da sayılmaz.
Sen zamanın dostuyken mezar taşlarından bayramlıklar giymenin ne demek olduğunu annenin gülümsemesinde görmüşsündür.
Görmüşsündür de gülememişsindir.
Bin asır olmasa da üç günlük alışkanlıklarından vazgeçmek istememiş yüz hatlarında ki mimiklerde tek bir mil dahi kıpırdama olmamıştır.
Olmamıştır tabi.
Olsaydı eğer bin dokuz yüz doksan altının Aralık ayına ait ihanetler ile başlayan yenilgilerin çentik sayısını hesaplamak zorunda kalırdın.
Hesapla hadi.
Küçük örümcek ağları ile çevreleme yalnızlığını.
Evlerin bu kadar gürültülü olduğu bu dersin konusu değil.
Sen bahaneler üretiyorsun.
Maskelenmiş bir yüz, problemlerin üstesinden gelmekte zorlanan bir kol ve bedenin ağırlığına yenik düşen berrak bir kafatası.
Kafatasını bedenine cıvata ya da vida ile tutturmanın arasında ki farkları sorgulamak senin haddin mi şimdi?
Bana sosyolojik reaksiyonlar verme diyorsun.
Ben yalnızca sana ulaşmakta zorlanan göz kirpiklerinin şikayetlerini dile getiriyorum.
Su birikintileri ele veriyor kalın bir örtü tabakası ile saklamış olduğun silik bir proleterya sınıfının içerisinde ki kütlesel varlığını.
Biraz didaktik, istisnasız ve itinasız.
Çokça işlevsel eğilimlerin içerisinde katalizör görevini yerine getirirken gölgesinden tiksinen o vaziyetsiz, buruk, nahoş hava.
Kendini nerede unuttun böyle.
Senin alameti farikan nedir?
Varoluşun sebebi bu kayıtsızlığa yönelik hukuki inceleme yazıları mı?
- kapa çeneni sus!
Yumurta akının tezgaha düşürülmüş vaziyette ki hali ile bir yaşam kaygısı telaşına düşmek nedir şimdi?
Bir ucunda sanık, bir ucunda hakim, bir ucunda kalem ile kağıt.
- haydi kapa çeneni diyorum sana.
Kalkarsam şimdi ayağa tarihin tozlu sayfalarına tekrar tanıklık etmek zorunda kalırız.
Hay-
Hay.
Hayret edilesi şey.
Doğrusu inkar edilemez.
Birlikte doğmayacak, doğrulamayacak olan bir kaburganın tam orta yerinde pergel ile deşilmesi alalade bir vaziyette olan fikirlere yönelik çağrışımlar oluşturuyoruz.
Gel hadi bir kadeh, bir tutam yıldız ve çokça fikir ile..